Dün saat 13.55’te Çamlıca Yangın Gözetleme Kulesi’nden yapılan bir bildirim Çıplak Köyü TİGEM mevkiinde yükselen dumanların haberini verdi. Bu, o gün hayatlarını normale devam ettirmeye çalışan birçok kişinin farkında bile olmadığı, ancak büyük bir aciliyet taşıyan bir durumun başlangıcıydı. Ekiplere yapılan bu bildirim, geniş çaplı bir müdahale operasyonunun fitilini ateşledi.
Ekiplerin derhal harekete geçmesiyle, yangına ilk müdahale 14.00'te gerçekleştirildi. Yangın, rüzgârın etkisiyle hızla anız tarlalarında yayılma eğilimi gösterdi. Çanakkale-İzmir Karayolunu geçip Gökçalı köyü ziraat ve orman alanına sirayet etmesi üzerine yangın, daha tehlikeli ve kontrol edilmesi zor bir hale geldi. Bu noktada, yangına havadan ve karadan müdahale zorunlu bir hal aldı.
Dardanos'ta konuşlu yangın söndürme helikopteri ve Çanakkale ve Edremit'te konuşlu uçaklar yangın mahalline hareket ettirildi. Bu havadan müdahaleler, yangının yayılmasını durdurmada kritik bir rol oynadı. Helikopterler ve uçaklar, yer ekiplerine mükemmel bir destek sağladı. Karadan yapılan müdahalelerde ise 2 ilk müdahale aracı, 24 arazöz, 8 su ikmal aracı, bir dozer, 8 hizmet aracı, yüzlerce testi, 5 itfaiye aracı ve 15 teknik personel yer aldı. Toplamda 192 personel bu büyük yangını kontrol altına almak için koordineli bir şekilde çalıştı.
Yangın kontrol altına alındı ancak 11 hektar tarım arazisi ve 0.5 hektar orman alanı zarar gördü. Bu zararın boyutu, yangınların ne kadar yıkıcı olabileceği konusunda bize önemli bir hatırlatma niteliği taşıyor. Peki, bu tür felaketlerin önüne geçmek için neler yapmalıyız? İşte bu konuda bilinçlenmek, hepimizin üzerine düşen bir sorumluluktur.
Yangınlar genellikle insan kaynaklı sebeplerden kaynaklanmaktadır. Çok basit ihmaller, büyük felaketlere yol açabilir. Özellikle tarım arazilerinde anız yakma gibi işlemler son derece risklidir. Bu nedenle, tarım uygulamalarında daha güvenli ve kontrollü yöntemler tercih edilmelidir.
Ayrıca, ormanlık alanlarda bırakılan cam şişeler ve çöpler, güneş ışığını odaklayarak yangın çıkmasına neden olabilir. Kamp yapan vatandaşların ateşlerini söndürmeden bölgeden ayrılmaları ise en sık karşılaşılan sebeplerden biridir. Toplum olarak bu konularda daha bilinçli olmak ve duyarlı davranmak zorundayız.
Yangınların erken tespiti ve hızla müdahale edilmesi, kaybın en aza indirilmesi açısından kritik önem taşır. Bu bağlamda, yangın gözetleme kuleleri ve insansız hava araçları (İHA) gibi teknolojik imkanların kullanımı büyük avantaj sağlar. Aynı zamanda, yangın söndürme ekiplerinin düzenli eğitimi ve güncel bilgilerle donatılması, müdahale süreçlerinin etkinliğini büyük ölçüde artıracaktır.
Yangınlara karşı önlemler almak yalnızca yetkililerin ve profesyonel ekiplerin görevi değildir. Bu toplumun her bireyinin katılımını gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle, yangın güvenliği konusunda kamuoyu bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir. Eğitim kurumlarında yangın tatbikatlarına daha fazla önem verilmeli ve özellikle yangın tehlikesine karşı çocuklar erken yaşlarda eğitilmelidir.
Çıplak Köyü TİGEM yangını, hepimize yangınların ne kadar yıkıcı olabileceğini bir kez daha hatırlattı. Bu yüzden, bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızı bilerek hareket etmeli, yangın güvenliği konusunda her zaman dikkatli ve bilinçli olmalıyız. Unutmayalım ki, yangına zamanında ve doğru müdahale hayat kurtarır, doğayı ve ekonomiyi korur.
Yangınları önlemek ve çıkan yangınlara hızlı ve etkili bir şekilde müdahale etmek bence bizim elimizde. Hepimizin bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getirmesi, gelecekte benzer felaketlerin yaşanmaması için kritik önem taşıyor. Bilinçli bir toplum, felaketlere karşı her zaman daha dirençlidir. Biz de bu bilinçle hareket ederek, yangınları önlemek ve mücadele etmek konusunda aktif rol almalıyız.