Geçirdiğim rahatsızlıktan sonra mesleki tartışmaları çok uygun bulmuyorum. Hiçte takılmıyorum gülüp geçiyorum. Ancak tarihe bir not düşmek isterim.
Eski gazetecilerden biriyim. Bu gün Belediye Başkanı kahvaltısında çok genç arkadaşlar gördüm. Bizim meslek pek para kazandırmaz. O nedenle mutlu oldum.
Gelelim kol saati mevzusuna. Belediye uygun görmüş bir büyüğümüze hediye etmiş. Çokta güzel olmuş. Ancak 2004'de başlamış gazeteciliğe onu yapmış bunu yapmış. Bence gazetecilik başlangıcı daha genç diyebiliriz.
Bilgi için yazıyorum Çanakkale Basınında halen sadece gazetecilik yapmış bir çok kişi var. Halende gazetecilik yapıyorlar. Hediye için yazmıyorum; Bir Nejat Tabak, Ayhan Öncü, Erdem Sürek, Güngör Yıldız, İlker Ülker, Burak Gezen, Murat Kıray, Vedat Sezer, bu isimleri göremedim. Görmek isterdim. Eskilerden gördüğüm Gökhan Özbertun, Ben varım. Çokta başka isim göremedim.
Ben davet üzerine geldim. Ancak söylemek istediğim şudur. Gazetecilikte bir fiil sadece gazetecilik yapan sadece işini ömrü boyunca gazetecilik yapmış olanlara haliyle pozitif ayrımcılık yapılmalı. Tabii burada hediye veren Belediyenin ne kadar eski veya yeni gazetecilik anlamını tartışmıyorum. Komisyonları öyle uygun görmüş. Sağlık olsun iyi olsun.
Artı parantez bu küçük yazıyı kendim içinde yazmadım. Ödül falan almak istemem. Bu gün eski gazeteci arkadaşlarımdan biri espri yaptı. Aman Gökhan sen hediye alma. Hediyeyi alan aramızdan ayrılıyor dedi. Sağlıkla kalın.....
NOT: Ayrıca bu gün yılın gazetecisi Hasan Sami Er dediki, "Gazetecilik her noktada. Muhabir baskı grafik vs vs" Haklı mı Haklı. Ancak Dardanos'ta yazlıkta yazı yazmak ile yangında depremde denizde savaşta muhabirlik arasında büyük uçurumlar var.