Şener; "Göreve talibim"

TAKİP ET

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde önemli görevlerde bulunan ve başarılı çalışmalara imza atarak uluslararası ödüller alan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Alper Şener, ÇOMÜ Rektörlüğü'ne aday olduğunu açıkladı.

ÇOMÜ’de Rektör olarak görev yapabilmek için Çanakkale’de adaylık süreci çalışmalarına başlayan Şener, Kaleninsesi Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu. ÇOMÜ için düşündüğü proje ve çalışmalara değinen Prof. Dr. Alper Şener; “ÇOMÜ ilk Tıp Fakültesi kökenli rektörü olabilmek hayalimdi. ÇOMÜ’ye bir akademisyen olarak değil de, bir idari konuma talip olmuş öğretim üyesi olarak dönmeyi planlıyorum” dedi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ndeki görevinin ardından İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne atanan Prof. Dr. Alper Şener, pandemi döneminde yaptığı çalışmalar ve tespitlerle dikkat çekerek Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyeliğine seçilmişti. ÇOMÜ’nün hak ettiği konumda olmadığını belirten Şener; “Üniversitenin şuan ki mevcut durumuyla ben ayrılalı, yıl oldu gerçi ama dışarıdan görebildiğim kadarıyla, hak ettiği konumda değil. Ben kendi bakış açıma göre söylüyorum. En azından sağlık alanında Devlet Hastanesi ile kıyasladığınız zaman hem uzmanlık branşlarında daralma var hem hizmet aksaması var.Laboratuvar sonuçları, radyoloji sonuçları dahil olmak üzere onun dışında şehirden bazı eski hastalarımızdan aldığımız duyumlarla en azından hastanenin hizmet kısmının çok iyi olmadığına yönelik geri bildirimler alıyoruz. Kendime ait görüşüm ise hastanenin kuruluş yılından beri çalıştığım için ben hastanenin daha iyi şartlarda olabileceğini düşünüyorum. Çünkü neden? Örnek veriyorum Kepez’de ki hastaneyi ilk açtığımız zaman dahi hizmet alımı yoktu. Bugün en azından patoloji gibi, radyoloji gibi belli alanlarda hala hizmet alımı var, dışarıdan hizmet alımı oluyor. Bu aslında çok doğru değil alınacaksa bile en azından devlet hastanesinden alınacak. Kamu kaynakları daha düzgün kullanılabilir. Çünkü üniversitelerin Türkiye’de ki durumu belli. Üniversitelerin hepsi hemen hemen zarar içerisinde teknik olarak ama biz Çanakkale’yi özel bir yere koyacaksak, ÇOMÜ Hastanesini özel bir yere koyacaksak bu zarar eden kurumlar içerisinde listenin en altında olması gerekir.Başında olmaması gerekir en azından. Çünkü butik bir hastane 400 yataklı masraf anlamında da uygulama anlamında da yönetimi daha kolay bir hastane diğer büyük hastanelere göre. Hastanenin daha iyi şartlarda olabileceğini daha iyi konumda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

“Göreve talibim”

ÇOMÜ Rektörlüğü’ne talip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alper Şener; “ÇOMÜ için hayata geçirmeyi planladığım proje ve çalışmalarım var. Teknik olarak projeleri olgunlaştırmadan rektör adaylığı olamıyorsunuz, o projeleri olgunlaştırıp YÖK’e sunuyorsunuz ondan sonra değerlendiriyor ilgili makamlar tarafından. Üniversite hastanesi ile ilgili de projelerimiz var. Şu an için projelerim var diyeyim çünkü ekip adına konuşmuyorum şuan. Üniversitenin diğer birimleri ile ilgili, şehir ile üniversiteyi birleştirecek,özel sektör ile kamu ortaklığına açık, teknoparkı daha aktif kullandıracak, üniversitenin belli yerlerinde yeni bölümlerin, yeni fakültelerin açılmasına yönelik projeler var aklımda. İlgili makamlardan ilgili prosedürleri atlatırsak, birde teveccüh gösterilirse bizde inşallah bu projelerimizi gerçekleştireceğiz önümüzdeki yıllarda” diye konuştu.

“İdari konuma talip olmuş bir öğretim üyesi olarak dönmeyi planlıyorum”

ÇOMÜ’ye bir akademisyen olarak değil, bir idari konuma talip olmuş bir öğretim üyesi olarak dönmeyi planladığını dile getiren Prof. Dr. Alper Şener; “İnsanların idealler oluyor ben 2006 yılında ilk Çanakkale’ye geldiğimde ilk göreve başladığımda hep içimde bir ukdeydi. ÇOMÜ ilk Tıp fakültesi kökenli rektörü olabilmek hayalimdi benim için bir hayal. Ama kurduğunuz hayalleri istediğiniz mecrada hareket ettirmek için beşer yıllık planlar yapıyorsunuz en azından ben öyle yapıyorum. Burada öğretim üyesi oldum, doçent oldum, profesör oldum, akademik olgunluğumu kariyerimin tamamını aslında burada geçirdim. O olgunluğa eriştiğiniz zaman daha farklı fırsatlar çıkıyor karşınıza.Başka şehirler de daha farklı fırsatlar geliyor. Biraz da babamın rahatsızlığı nedeniyle onun yanında olmam gerektiği için İzmir’i tercih ederek gittim açıkçası. Babamın sağlık problemlerini yoluna koyduk, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda. Zaten ailem, eşim, çocuklarım hepsi buradaydı.Bende artık eğer fırsat olursa ÇOMÜ bünyesinde bir akademisyen olarak değil de bir idari konuma talip olmuş bir öğretim üyesi olarak dönmeyi planlıyorum. Hayalimde bu” ifadelerini kullandı.

“İzmir’e gittikten sonra Bilim Kurulu’na girdim”

Bilim Kurulu çalışmalarına da değinen Alper Şener şu şekilde konuştu; “Covit sürecinde Çanakkale’de başladık o sürece, üniversite hastanesinin pandemi hastanesi olmasıyla birlikte corona döneminde Çanakkale içinde ciddi anlamda bütün hastaların takip ve tedavi edildiği bir alan haline geldi. Tek pandemi hastanesi olan üniversite hastanesi burasıydı. Türkiye’de hiçbir üniversite hastanesi pandemi hastanesi olmadı. Hep eğitim araştırma hastanesi, Sağlık Bakanlığı hastaneleri oldu. Üniversite hastanesi burada pandemi hastanesi olarak ön plana çıktı. Pandemi hastanesi olarak ön plana çıkmasıyla birlikte benimde Bakanlıklarda kişisel olarak diyaloglarım gelişmeye başladı ve daha sonra Sağlık Bakanımızın teveccühü ile Bilim Kurulu’na girdim.  Bilim Kurulu’nun belli periyottaki toplantıları devam etmiyor, gündem ve konu üzerine toplanmalara devam ediyoruz. Belli aralıklarla online, belli aralıklarla çalışma gruplarına verilen görevler üzerinden çalışmalarımız devam ediyor. Covid 19 süreci içerisindeÇanakkale’de ki yaptığımız işlerin ilgili kademelerce başarılı görülmesi, benim açımdan aslında farkındalık oldu. Bilim Kurulu Üyelerinin çoğunluğu büyük şehirlerden, bende teknik olarak İzmir’e gittikten sonra Covid 19 Bilim Kurulu’na girdim.Ama aslında dikkati çekmemiz Çanakkale’de yaptığımız işlerden, buradaki pandemi hastanesinde düzgün hizmet edebilmemizden kaynaklanıyor.”

“Üniversitelerin Araştırma Hastaneleri, üniversitelerin genel bütçelerinin ciddi bir kısmını alıyor” diyen Şener; “Teknik olarak açıldıktan sonra tam tersi katma değer olur. Açılırken ki aşamada doğru ve ciddi anlamda öz kaynak gerektiriyor. Açıldıktan sonra üniversite hastanesinin ürettiği kendi döner sermaye katma değer üzerinden çalışıyor. Üniversite hastanesi ürettiği bütçeden paradan SGK’dan aldığı paradan üniversite hastanesinin elektrik, su, taşeron işçilerin maaşı, öğretim üyelerine dağıtılacak katkı payları oradan belirleniyor. Kuruluş aşamasında üniversitenin genel bütçesiyle alakası var ama kurulduktan sonra bir alakası kalmıyor. Üniversite hastanesinin ürettiği döner sermayeleri ile Üniversitenin bilimsel araştırma fonuna para oradan gidiyor. BAP Araştırma fonunun %90 bütçesini veren aslında ÇOMÜ hastanesi. Hastanenin ürettiği parayla, SGK’dan aldığı parayla, oradan alınan kesintilerle ÇOMÜ Bilimsel Araştırma Fonu destekleniyor. %90 öz kaynağını o oluşturuyor. Teknik olarak bunu böyle görmeyen, farklı yorumlar yapanlar oluyor ama kuruluş aşamasında tabiki gerekli ama kurulduktan sonra tam tersi ek katma değeri var üniversite için” şeklinde konuştu.

“Katma değer sağlanması lazım”

“Çanakkale genel anlamda baktığınızda hayvancılığın ön planda olduğu şehirlerden bir tanesi” diyen Şener; “Keçi popülasyonunun yüksek olduğu ciddi yerlerden biri Çanakkale. Yoğurt ve ayran üretimine ait Biga’da bir yeri var, Yenice de başka bir gıda mühendisliğe ait bir bölüm var. Ezine’de büyük bir çiftlik var. Buraların aslında ortak bir çatıda toplanıp, üniversiteye katma değer oluşturması lazım. Baktığınızda ÇOMÜ bir Veterinerlik Fakültesi hak ediyor.  Veterinerlik Fakültesi olsa burada hem şehir ile bütünleşecek hem de bu katma değerleri beraberinde getirecek. Ezine’de OSB var, Ezine Peyniri marka değeri olan bir peynirlerden bir tanesi. Peynir deyince dünyada akla Hollanda’da kasabada üretilen peynirler geliyor. Burada ki üretimi dünya ölçeğine taşımak için üniversitenin ARGE’sini kullanmak lazım. Üniversitenin ARGE’si ile peynir ARGE ile ortaya çıkabilecek ek ürünlerle peynir ve peynir benzeri ürünlerle hem Türkiye ölçeğinde hem dünya ölçeğinde ürünler yapılabilir, üretilebilir. Bunların hepsi katma değer. Üniversitenin teknoparkının ARGE’sinin kaynaklarını değerlendirerek yapmak gerekiyor. Çanakkale aynı zaman da meyvecilik ile ön planda. Mesela üniversite de yoğurt üretiyor ama yoğurt katma değer olarak tek başına olduğu zaman A.Ş. değil piyasada ve yurt dışında karşılık bulacak bir şey değil ama meyveli yoğurt ve frozen tarzında gıda mühendisliğinde ARGE’si ile birleştirilirse bu çok değişik bir katma değer sağlar. Bunun gibi projeler üretmek lazım üniversitelerde. Akademik olarak orada çalışan kişileri motive etmek gerekiyor. ARGE’nin önünü açmak gerekiyor. Bu kapsamda YÖK üniversiteler kategori belirledi Araştırma üniversiteleri, hizmet üniversiteleri gibi. Belli üniversitelerin bu konuda bir avantajı var. Çanakkale gibi butik, uzak kalan yerlerde standart belli alanlar belirlenerek şehrin de alt yapısının,dokusunu da kuvvetli olduğu alanlar belirleyip oradan ARGE ile orayı da belli alanlarda araştırma üniversitesi haline getirmek lazım” ifadelerini kullandı.

“Çanakkale’nin değerlendirilebilecek çok fazla altyapısı var”

Çanakkale’nin çok fazla değerlendirilebilecek altyapısı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Alper Şener; “Üniversitenin teknoparkı geliştirmiş bende katkıda bulunmuştum. İdapolis var şuan elimizde. Arıcılıkta çok gelişti, Çanakkale’de bu tip ürünleri biraz çeşitlendirip zenginleştirip kamuoyunda ilgi çekecek alanlara yaymak lazım ve ciddi yatırımlara gerektirmiyor bunlar. İnsan kaynağını iyi değerlendirmek lazım. İnsan kaynağını değerlendirip, yönetim ve organizasyon ile bu fonları kullanmak lazım. Ben çalıştığım dönem içerisinde tıp fakültesinden AB projesi yöneten tek öğretim üyesiyim. Mesela benim gibi beş altı kişi burada olsa ciddi fonlar gelecek buraya. Üniversite de AB projelerini yöneten fonları buraya getiren öğretim üyelerimiz var, onları biraz daha motive etmemiz gerekiyor. Motive ettikçe fikirler ortaya çıkacaktır. Devlet kaynakları ve dış kaynaklarda buna açık aslında. AB Projeleri fonları bunlarla aktarılabiliyor. Çanakkale’nin doğal güzellikleri, kaynakları, yerel özellikleri çok fazla değerlendirilebilecek altyapısı var. Bunları değerlendirirken üniversite ile şehrin bütünleşmesi gerekiyor. Üniversite ile şehrin bütünleşmesi ben 16 yıldır görev yaptığımdan beri atılan bir slogan. 16 yıldır gelen bütün idarecilerimizden bunu gördük. Şehir ile bütünleşen üniversite. Ama nedense hep bir bariyer oldu benim gördüğüm bakış açısı ile. Kaynaştıktan sonra yeniden duvar örüldü. Sonra tekrar duvar yıkıldı, başka duvar örüldü. İnşallah bana kısmetse ben bunu gerçekleştireceğim. Şehirle bütünleşik, şehrin öz kaynakları ile çatışmayan, ortak yaşam değerleri ile birlikte hareket eden ve beraberinde şehrin öz kaynaklarını değerlendiren çünkü buranın bir çok değerlendirilecek alanı var. Tarihi Alan, Gelibolu Yarımadası gibi bir sürü alan var, bunların hepsi değerlendirilebilir. Ve slogan vari şeylerle değil de dar bütçelerle yapılabilip hızlıca hayata geçirilecek olan projeler yapılabilir” dedi.

“Sağlık turizmine ilişkinde projelerimiz olacak”

Çanakkale’nin sağlık turizmi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Şener; “Diş Hekimliği Fakültesi var. Diş Hekimliği Fakültesi özellikle restoratif cerrahi, restoratif işlemler yani kozmatik işlemler üzerinde kuvvetlendirip, çünkü burada bir öğretim üyesi alt yapısı var benim bildiğim kadarıyla, onları destekleyerek sağlık turizmi olarak desteklenebilir Diş Hekimliği alanında.Sağlık turizmi ile ilgili rakamlara baktığınızda en çok estetik cerrahi ve saç ekimi ile ilgili hasta çekiliyor illere. Özellikle İstanbul bölgesi daha fazla. Burası balkan ülkeleri anlamında baktığınızda daha alt seviyede yani üst gelir seviyesinde değil de orta gelir seviyesinde sağlık turizmi hastası alabilecek potansiyele sahibiz. Özellikle Balkan ülkelerinden. Yaşlı turizmi dediğimiz bir kavram da var yani bugün Avrupa Birliği ülkelerinin ciddi bir kesiminde özellikle doğalgaz ile ilgili bir sıkıntı olduğu için yaşlıların sigorta şirketleri Antalya gibi otellere gönderiyorlar. Orada bakımları yapılsın aralıklı periyotlarla kış dönemini geçirsinler diye. Yaşlı sağlık turizmi bu yöne çekilebilir. Bunun için sigorta fonları varAvrupa Birliği’nin onlardan yatırımda alınabilir. Yıllığına burayı yapıp kamu alanı içerisinde bir yaşlı bakım merkezi haline de getirilebilir. Bu sadece sağlık turizmi açısından değil turizme de değer katar. Yaşlı bakım evleri büyük şehirlerde ciddi anlamda problem.Çanakkale doğal güzelliği olan hem köprünün yapılmasıyla, ulaşımın rahatlamış olması, güvenerek emanet edebilecekleri bir alan bir coğrafya bence bunların değerlendirilmesi gerekiyor. Benimde aklımda ki projelerden bir kaçı bunlar” diye konuştu.

“Doktora sayısını özellikle artırmak lazım”

Öğrencilerin bir üniversitede aradığı kriterlere de değinen Prof. Dr. Alper Şener; “Barınma, yeme, içme gibi alanlarda baktığınızda kolaylıklar sağlanabilecek bir atmosfer sağlanması gerekiyor. Bunun dışında şehrin içerisindeki yurtlarla ilgili, lokantalarla ilgili yeme içme alanları ile ilgili ortak projeler üretilebilinir. Bunların hepsi zaten tartışılabilecek olan şeyler. Herkesin kendi yapabileceği şeyler var, yapılamayacak şeyler var. Öğrenciyi cazibe merkezi haline çekerken, öğretim üyesi kalitesine de artık bakıyorlar.İkincisi işaretli diploma, yani Avrupa Birliği’nde geçerli diploma işareti var mı yada akredite mi diye bakılıyor. Mezuniyet öncesi akreditasyon tamamlayan bir iki fakülte var. Biri tıp fakültesi, biride mühendislik fakültesi. Diğer fakültelere de yaymak lazım. Diğer fakülteleri de akreditasyon prosedürlerini tamamladıktan sonra bu gençler yeni jenerasyon sadece ülkemize bağlı iş kaynakları ile çalışmak istemiyorlar. Dünya üzerinde de farklı alanlarda çalışabilecek alanlara gitmek istiyorlar, bu alanda da akredite fakülte istiyorlar. Akredite varsa, öğretim üyesi kaliteliyse, yeme içme diğer hususlar hep listenin altında. Öğrenciler bir yeri tercih ederken diplomayı aldığı zaman Avrupa Birliği açısından iş bulabilir miyim?Yeterli mi? diye düşünüyor. Öğretim üyesi kalitesini artırmak içinde üniversitenin doktora sayısına bakmak lazım.Doktora sayısını özellikle artırmak lazım bunun artı bir değeri de var. Üniversitenin yayın sayısını da artırıyor. Yayın sayısı arttıkça uluslararası tanınırlığınız artıyor” ifadelerini kullandı.

Prof.Dr.Alper Şener kimdir?

Kahramanmaraş 1972 doğumlu olan Prof. Dr. Alper Şener, ilk-orta-lise öğrenimini memleketinde tamamladı. 1996 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitiren Şener, 1996-1999 arasında Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ordu- Kumru ve İzmir-Gökçen Sağlık Ocaklarında pratisyen hekim olarak görev yaptı. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalında 1999-2004 arasında uzmanlığını yaptıktan sonra 2005-2006 arasında Tabip Asteğmen olarak Sivas’da vatani görevimi yerine getiren Şener, 2006 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. Aynı üniversitede 2014 yılında doçent, 2020 yılında profesör olan Şener, 2021 yılından beri İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalında profesör olarak çalışıyor ve Sağlık Bakanlığı Korona Virüs Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi görevine devam ediyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde çalıştığı sürede; başhekim yardımcılığı, tıp fakültesi yönetim kurulu üyeliği, tıp fakültesi disiplin kurulu üyeliği, klinik araştırmalar etik kurul üyeliği ve başkanlığı, ana bilim dalı başkanlığı, dahili bilimler bölüm başkanlığı, kan merkezi müdürlüğü, enfeksiyon kontrol komitesi başkanlığı, mezuniyet öncesi akreditasyon komisyonu başkanlığı, tıp fakültesi AR-GE komisyon başkanlığı, tıp fakültesi ERASMUS öğrenci değişim programı direktörlüğü gibi çeşitli idari görevlerde bulunan Şener, iki defa tıp fakültesi dahili bilimler en iyi akademik performans ödülü aldı.

2012-2013 EuBis Avrupa Birliği–Sağlık Bakanlığı Türkiye’de Kanın Güvenli Temini ve Dağıtımı İçin Eğitim Projesi’nde Eğitmen-Gözlemci-Saha Denetmenliği, TURKCAP Türkiye’de Erişkinlerde Toplumda Gelişen Pnömonilerde StreprococcusPneumoniae (Pnömokok) Pnömonisinin Rolünün Belirlenmesi projesi yardımcı araştırmacı, 2017 Avrupa Birliği –ERASMUS Therapeuticeffects of apitherapy in highereducation’da  yardımcı araştırmacı, 2018 Avrupa Birliği –ERASMUS Up-SkillingElders in DigitalHealthLiteracytopreventmarginalizationandexclusion’da yürütücü olarak uluslararası projelerde görev alan Şener, 2016 Gilead Proje Yarışması ‘Türkiye’de Kronik Hepatit C’li Hemodiyaliz Hastalarında ‘HCV Antiviral (NS3/4, NS5A, NS5B) İlaç Direnci ve Sorumlu Mutasyonların Belirlenmesi’ proje destek ödülü, 2014 ESCMID-SHEA Training Course in HospitalEpidemiology, Phuket- Thailand Full ScholarshipAward, 2009 ISID-NIH International HIV/AIDS Training Programme Maryland Bethasda, USA Full ScholarshipAward, 2004 3rd ESCMID School of ClinicalMicrobiologyandInfectiousDiseases, AthensGreeceScholarshipaward, 2004 AdvancesAgainstAspergillosis Conference, Stanford School of Medicine, San Francisco, California USA. Scholarshipaward, 2004 29th ESCMID PostgraduateeducationcourseTreatment of ICU InfectionsSochi-  RussiaScholarshipawarduluslararası destek ve ödüllerinin sahibi oldu.

Toplamda 6 tez yöneten, 12 uzmanlık öğrencisi yetiştiren, 2006 yılından beri aktif olarak tıp fakültesi öğrencilerine ders anlatan Şener, kendi alanımda her yıl yapılan ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum ve kurslarda 44 defa davetli konuşmacı olarak yer aldı.Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Teknoparkta geliştirilip patenti alınan İDAPOLİS’in geliştirilmesinde görev alan Alper Şener, halen devam eden AR-GE çalışmalarına dış uzman olarak destek veriyor. Evli ve iki çocuk babası olan Şener, ileri düzeyde İngilizce, orta düzeyde Almanca biliyor.

Çanakkale Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ÇOMÜ Alper Şener