Pandemi sürecini hep birlikte aşacağız!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Tüm dünya gibi ülkemizde bu hastalıkla uğraşıyor hem de ciddi bir biçimde. Gerçekten çok ciddi ve endişe verici boyutlara ulaştığını görüyoruz. Ve pandeminin başından bu yana yerel yönetimlere çok büyük işler düşüyor. Halkımızın zor günlerinde yanlarında olmak bizlerin temel insani görevlerinden bir tanesi. Kurum olarak kendi bölgemizde önlemler alıyor, bu kapsamda çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Sevindiğimiz bir başka nokta da, bu hastalığa karşın insanlar arasında unutulmaya yüz tutan dayanışmanın üst düzeye çıkması. Keşke böyle bir belanın bedelinde değil, yaşamın diğer zamanlarında da dayanışmanın paylaşmanın bu düzeyde olduğunu gösterebilsek diye düşünüyorum. Evet bu günlere geldik ne yaptık biz zaten geçtiğimiz Mart ayından bu yana bizler de kendi bölgemizde bu hastalıkla ciddi anlamda savaşır olduk. Öncelikle bizlere düşen görev o dönemde bir maske sorunu vardı. O konuda başarılı olduğumuzu zannediyorum. Gelibolu’da yaklaşık biz o günden bugüne 300 bin maske dağıttık. Özellikle Mart ve Nisan aylarında Gelibolu’daki her konuta ama her konuta tek tek girerek maske dağıttık. Sadece Gelibolu’da değil tabi ilçemizin 26 köyüne de giderek maske ve dezenfektanlarımızı dağıttık. Sadece bu konuda değil tabi bunlarla ilgili toplumun diğer gereksinimleri olan kısa özette gıda dezenfektan konularında yardımcı olduk. Biz kent halkına bunları yardımları yaparken kurumlar arasındaki dayanışmayı da arttırdık. Tüm kurumlarımızla işbirliği yaptık, onların tüm gereksinmelerini bizlerin olanakları ölçüsünde karşılamaya çalıştık onda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Bütün kurumlara bütün sağlık kurumlarına başta maske, eldiven, koruyucu elbise, dezenfektan ve dezenfektan aparatı vb. temel gereksinimleri sağlamaya çalışacak. Özellikle o uzun zaman süre içerisinde evlerimizde kalan yurttaşlarımıza da erzak dağıtımı yaptık. Yani bunları tek tek sıralamaya çalışırsak gerçekten çok üst boyutlara ulaştı, yardımlarımız da üzerimize düşen ne görev varsa bu anlamda uyarıcı olmaya çalıştık. Bunların sakıncalarını anlatmaya çalıştık.
Tabii toplum belli bir şeyden sonra sıkılıyor. En ufak bir rehavetin bize pahalıya mal olacağını topluma anlatmaya çalıştık ki, sanıyorum bütün kanallarda yerel genelde tüm kanallarda yayım organlarında bunları anlatmaya çalışıyoruz. Herhalde biz bunların vehametini tam anlamıyla idrak edemediğimiz için bugünlere geldik. Ama bunun ne kadar ciddi bir hastalık olduğunu şu anda daha yeni fark ediyoruz herhalde! Dilerim bugünden sonra bir şeyler yapılabilir. Bizler dediğim gibi bu süre içerisinde, normal yaşamın akışı içerisinde hem çocuklarımıza en büyüklerimize hem ailelere ayrı ayrı yardımcı olmaya çalıştık. Bu süre içerisinde sınavlarda oldu biliyorsunuz. Bu sınavlarda çocuklarımızın rahatlıkla sınavlara gidip-gelebilmeleri için onların Keşan ve Çanakkale’ye ulaşımlarını sağladık. Gelibolu’da sınava giren öğrenciler için stand kurulumu ile kolonya, dezenfektan, maske dağıtımı gerçekleştirdik. Bu arada ‘çocuklarımız evet evde kalıyor, canları sıkılıyor, neler yapılabilir’ dedik. Bu süreçte yaklaşık bine yakın kitabı evlere tek tek dağıttık. Bunun yanı sıra evlere hastalarımıza ulaştık. Engelli yurttaşlarımıza da bir şekilde ulaşmaya çalıştık. Onların gereksinimlerini tek tek karşılamaya çalıştık. Zor bir süreçten geçerken yaz aylarında sanıyorum rehavete kapıldık. Şimdi farklı bir durumla yine karşı karşıyayız. Hepimiz yaz dönemindeki rehavetin bize pahalı dönüşüne tanıklık etmekteyiz. Bu nedenle tüm yurttaşlarımızı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Onlara olabildiğince her türlü katkıyı sağlamaya çalışıyoruz. Yeter ki bizlere ulaşsınlar, kendi gücümüz olanaklarımızla yardım etmeye çalışıyoruz. Bütün bunları süreç içerisinde ben ve meclis üyesi arkadaşlarımız, belediye personelimiz gecesini gündüzüne katarak bunu çok samimi söylüyorum yani bir tekerleme anlamında söylemiyorum gerçekten gecesini gündüzüne katarak yardımcı olmaya çalıştık, olmaya da devam edeceğiz. Çünkü bizim anlayışımız temelinde önce insan anlayışı vardır. Bu anlayıştan yola çıkarak bu süreci atlatmaya çalışıyoruz, bu çok önemli bir şey. Diliyorum ki kısa sürede alınan tedbirlere ve uyarılara riayet ederek bu süreci atlatırız. Normal sağlıklı doğal yaşamımıza bir an önce döneriz diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Altyapıda bölgenin lider belediyesiyiz!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Göreve geldiğimiz günden bu yana özellikle ilk zamanlar çok tepki almamıza rağmen ben mesleğim gereği temelsiz bina olmaz anlayışından yola çıkarak ‘önce altyapı sonra üstyapı’ diyorum. Altyapısı olmayan bir kentin bir sağlıklı bir yaşama alanına sahip olamayacağı düşüncesinden yola çıkarak ilk günden bugüne değin altyapı çalışmalarımız tamamlandıktan sonra üst yapıya geçiyoruz. Gelibolu'nun çok büyük bir bölümünün neredeyse yüzde 75'lik bir bölümünün, nüfus aralığında söylüyorum bu oranda altyapısını tamamlamış durumdayız. Su kanalizasyon faaliyetlerinin yanı sıra birçok yerde elektrik hatta telefon hatlarını da yer altına alarak o bölgenin daha çağdaş daha yaşanabilir bir kent haline gelmesine çalışıyoruz. Tabii uzun bir süreç gerekiyor bu çalışmalar için. Bütün bu olanaklar içerisinde kısıtlı olanaklarla en iyiyi yaratabilme, en verimli olabilme anlayışından yola çıkıyoruz bunları yapalım diyoruz. Bunun için de bizzat kendim de çalışmalarını hep başında bulunuyorum. Projelerde mutlaka bir kalemim bir elim mutlaka değiyor. Meslek ve siyaset anlayışımızın gereği mutlaka bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama altyapısı sağlıklı olursak üstelikte sağlıklı yaşama kavuşuruz diye demiştim gerçekten öyle yapıyoruz. Yaptığımız her şey çok uzun vadeye dayanıklı zaman zaman eleştiriler almış oluyoruz. 'İşte yavaş gidiyor şu gidiyor bu geliyor’ diye yakınmalarla karşılaşıyoruz zaman zaman. Ama ben şunu söylüyorum tek istediğim kalıcı eser bırakmak. Günü birlik gereksinimleri karşılayan değil sürekli kullanılabilen devamlı yaşanabilen ama bunun içinde bir daha değişmeyen bir altyapı olsun diyoruz. Ciddi anlamda özetle biz deprem bölgesi içerisindeyiz. Çok yıllar önce yapılan yaklaşık sanıyorum 1981-1982 yılında yapılan altyapıyla halen daha idare ediyoruz. Değişmesi gereken çok bölge var ama yan unsurlar nedeniyle değişemeyen alanlar da var! Belli bir süreç içerisinde mutlaka buraları da değiştireceğiz. Bütün bunları sağlıklı bir şekilde düzenleyerek de ilerlemeye çalışıyoruz. Neden mi? Çünkü yaklaşık biz şu anda 37 yıl sonra altyapıyı geliştirmeye çalışıyoruz! Demek ki yaptığımız şeylerde bir yatırımla dahası en az 35-40 yıl ihtiyacın karşılanmasını da düşünerek hatta daha uzun süre karşılamasını düşünerek altyapı yapmaya çalışıyoruz. Çok zengin bir ülke değiliz, kaynaklarımızı çok etkin ve verimli şekilde kullanalım istiyoruz. Kaynaklarımızı çok iyi ve verimli şekilde kullanma taraftarıyız, bugüne kadar da bu anlayışla geldik. Geriye dönüp baktığımızda el attığımız yani yaptığımız düzenlediğimiz yerlere bir daha geri dönmüyoruz bu bakımdan da büyük keyif duyuyor, çünkü sağlıklı sonuçlar alıyoruz. Önümüzde uzunca bir süremizi daha altyapıya ayırmayı düşünüyoruz. Güneyli mücavir alanımız var! Bu yıl yaklaşık 3,5 ay gibi kısa bir süre içerisinde yaklaşık Güneyli Sahili'nde iki bin konuta su ulaştırdık. Bu bizler için çok önemli, kent içinde yaptığımız gibi mücavir alanlarımızda da yurttaşlarımıza hizmet etmeye çalışıyoruz. Orası bizim bir parçamız ama o bölgelerde de yine de altyapıdan başlıyoruz. Benim sürekli tekrarladığım bir laf var! ‘Altyapısı olmayan bir yerde üst yapıya kesinlikle izin vermem’ diye bir anlayışım var! Biraz çok katı muhafazakâr buldular değişimimi benim ama doğru olduğunu! Düşünüyorum bu anlayış ile gidiyorum mutlaka ve mutlaka. Geri dönülmez bir şekilde tekrar tekrar dönmeyelim diye altyapıyı sağlıklı yaparız üst yapıyı sağlıklı bir alt yapının üzerine yaparız diye düşünüyoruz.
Buradan özellikle Sütlüce şu anda köprü ayaklarının bulunduğu alanlarda da gelen talepler doğrultusunda da oradaki yazlıkçılarımıza su götürmeye çalışıyoruz. Yapılması gereken çok şey eğer yapmayı isterseniz ama önemli olan doğru bir şekilde devam edebilmek.” dedi.
İzmir depremi ve doğal afetler!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Konuya girerken çok güzel bir ülkede yaşadığımızı belirttim. Bu ülkede güzel hasretlerimiz olduğunu ifade etmeye çalıştım. En güzel hasretlerimiz ‘dayanışma, karşılıklı saygı, paylaşma, birlikte hareket etme duygusu’ dedik. Bizi biz yapan, ayakta tutan bu anlayışımızdır. İzmir'de büyük bir afet oldu. Tabii bütün ülkeyi olduğu gibi bizi de derinden yaraladı bu ülkenin bir parçası olarak. Neler yapabileceğimizi düşündük. İzmir’i vuran deprem sonrasında kurumlar, belediyeler örnek bir dayanışma örneği sergilediler. Bizlerde yardım elimizi uzatarak gücümüz ölçüsünde bu dayanışmaya ortak olmaya çalıştık. İzmir Büyükşehir Belediyemizin belirlediği öncelikli malzemelerden hareketle, mağdur olan vatandaşlarımız için temel malzemeler ve gıda kolilerini görevli personelimiz eşliğinde İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerine koordinasyon merkezi olarak düzenlenen fuar alanında teslim ettik.
Önce şunu bileceğiz Bülent Bey, doğal afetler de yaşamın bir parçası, dünya oluşumunun bir parçası. ‘Doğal afetler değil tedbirsizlik öldürür’ diye bir anlayış var. Biz de diyoruz ki "Evet, böyle bir şey yaptık, acılar yaşıyoruz ama dayanışma, paylaşma ruhu bizde hep var." Biz de keyif aldık. İzmir’imiz Ege'nin incisi, yurdumuzun bütün değerleri gibi orası da çok ayrı bir değere sahip. Bizler de bu anlayışla yola çıktık. Oraya yardım etmek de bizim için her şeyden önce yurttaşlık görevimizdir.
Ben bir şey söyleyeceğim, sadece İzmir'de değil, daha önce de üzülerek, ciğerlerimiz yanarak gelibolu Yarımadası’nda yine bir orman yangınımız olmuştu. O bölgede de gerek yangın söndürme anında, yangın söndürme anından sonra üzerimize döşen görev olarak ne varsa hepsine yardımcı olmaya çalıştık. Bu bir ulusal bilinç, yurttaşlık görevidir. Bu bilinçten yola çıkıyoruz, bunları yapmalıyız. Bugünden yarına hangimizin başına ne geleceği belli değil. Bizler tek tek bireyler olarak bu güzel ülkenin bir parçasıyız. Dayanışma yaşamımızda bizim temel anlayışımız olmuştur. Ayrıştırma değil, birleştirme ama sadece bugünlerde değil her anlamda! Çünkü bu ülke hepimizin! Dolayısıyla özellikle böyle acılı günler, bu dayanışma ruhunun, paylaşma ruhunun, ayağa kalkma ruhunun zirve yaptığı günler olmalı. Acılar bir anda yaşanırken bu ruhlarımız da depreşiyor, bu güzel duyguları tekrar anımsama gereği duyuyoruz. O zaman diyoruz ki, her şeyden önce insanlık görevimiz, bir yurttaşlık görevimiz. O zaman biz üzerimize düşen görevi de yapmak durumundayız. Bugün deprem, yarın yangın, öbür gün sel. Hangi felaketler olursa olsun doğanın bütün tahribatına karşı insanlarda kendi savunma içgüdüsüyle, dayanışma içgüdüsüyle bu zorlukları aşmak zorundalar. Yaşamın bir parçası bunlar. O zaman bunları aşmak da dayanışmak da yaşamın bir parçası olacak. Bu özellikleri hatırlatma gereği duyuyoruz ama tedbir almak bilgiye, bilime dayanan bir anlayıştır. Gerekli bilimsel verilerle donanıp gerekli tedbirleri alalım ama dayanışma ruhundan da asla vazgeçmeyelim. Dayanışma ruhumuz bizim için herkes için temel kalıcı anlayışımız olsun istiyoruz.” diye konuştu.
Gökbüet Su Birliği çalışmalarımız
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Evet benim ayrıca başka görevlerim de var. Şöyle söyleyeyim, Su Birliği yöresel adıyla ‘Çokal Barajı’ dediğimiz bir barajımız var. Bu barajın çevresindeki yerleşim alanları var. Dolayısıyla bu yerleşim alanlarının su ihtiyacını giderebilmek için kurduğumuz bir birlik var. Gelibolu Gökbüet Su Birliği, sadece kullanım suyuna hitap eder. Yani kullanım suyunun dağıtımını ve yöneltilmesi anlayışını güden bir birliktir bu. Gökbüet barajımız bizim yarımada için çok önemli ama çok büyük bir nimet. Bu baraj gerçekten yöresel anlamda bu kuraklığın yaşandığı bu dönemde ülkemizde kuraklığın yaşandığı dönemde bizler için ne kadar büyük nimet olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Su Birliğimizin hizmet ettiği alanlar kısa adı TESKİ olan Tekirdağ Su Kanalizasyon Müdürlüğü'nün Şarköy bölgesi, Edirne'ye bağlı Sazlıdere, Gökçetepe köyleri ve Çokal-Evreşe hattından başlayarak tüm Gelibolu Yarımadası’nı kapsayan yaklaşık 380 kilometrelik ana hatta sahip olan bir su kullanım alanını belirleyen bir birlik. Bu birliğin de ben başkanıyım. Dedim ya, bizler için çok büyük bir nimet. Biz de bunun için üzerine düşen her tarafa bu projenin içerisinde yer alan tüm köylere Eceabat'ın 12 köyü, Gelibolu'nun 26 köyü, Kavakköy ve Evreşe Beldemiz olmak üzere Şarköy ve çevresi yerleşim alanları şimdi yeni talep edilen Malkara hattına su verilme çalışmaları var. Oraya da su verilecek. Çok geniş bir alana yayılıyoruz. 2016'nın son zamanlarından itibaren biz barajdan su almaya başladık. Öncelikle bu projenin ana hatlarında ana yerleşimlerimiz ve köylerimizdi. Yeni gelişmeler dolayısıyla ikinci yerleşim alanları ve diğer alanlar çıktı. Bizim ilimizin dışında çıkan Tekirdağ ile birlikte Edirne'ye ait olan Gökçetepe ve Sazlıdere köyleri var. Çok ciddi bir alana yayıldık. Şu anda zaman zaman inşaatı henüz bitmemiş bölgelerimiz var, eksik olanlarımız var, proje tamamlama aşamaları var. Sanıyorum önümüzdeki 1,5-2 yıl içerisinde bu eksikliklerimiz tamamlanacak. Biz tüm köylerimizi, tüm yerleşim yerlerimizi bu suyu kullanmaya davet ediyoruz. Gerçekten hem çok nitelikli su veriyoruz tüm köylerimize hem de bu suyu kullanmanın çok büyük gereklilik olduğuna işaret ediyoruz! Niye? Yeraltından kaynağı belli olmayan gelen sulardan, şu ana kadar köylerde kullanılmış olanlar için özellikle söylüyorum, arıtılmış, damıtılmış, klorlanmış su hatlarını kullansınlar istiyoruz. Daha sağlıklı bir yaşama kavuşalım, daha sağlıklı bir suya kavuşalım istiyoruz. Böyle bir çalışmamız var.
Bizler de bütün bu çalışmaların ve dağıtımın hem yapılan fiziki çalışmaların hem dağıtımın görevlisi olarak bugüne kadar getirdik. Her geçen gün gelişiyoruz. Yaklaşık olarak birliğin sorumluluk alanındaki su kullanım miktarı 16,5 milyon metreküp. Şu an yaklaşık 7 milyon metreküpünü kullanıyoruz. Yüzde 50'ye yakın yaklaşık olarak. Tabii kullanım arttıkça barajdaki arıtma miktarındaki ve kapasitemiz de artmış olacak. Dolayısıyla bunu da çok büyük bir nimet olarak görüyoruz.
Ayrıca bir sulama havzasına da sahip yaklaşık 110 bin dekar ama bize ait değil. Henüz o proje tamamlanmadı, o proje ile ilgili yani aynı barajdan çıkacak su ile ilgili altyapısıyla ilgili yani sulama sistemlerindeki değişiklikler nedeniyle tapulaştırmada çıkan ufak tefek sorunlar nedeniyle proje ertelendi. Umuyorum önümüzdeki yıllar da o da hayata geçer. Bu bölgeye ayrıca ekonomik canlılık veririz ama suyun hayat olduğunu hem tarımsal üretimde hem insan kullanımında çok büyük önemi olduğunu özellikle bu kuraklık dönemlerinde çok iyi fark ediyoruz. Bu nedenle suyun gerçekten ciddi bir hazine olduğunun farkına da yeni yeni farkına varıyoruz. Dilerim suyun ne kadar önemli olduğunu, ne kadar özenle kullanılması gerektiğini bir kez daha vurgulayacağız. Dilerim bunun ne kadar büyük hazine olduğunun da farkına varırız.” şeklinde konuşmasına devam etti.
Gelibolu Yarımadası Katı Atık Birliği
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Katı Atık Birliği, tüm Gelibolu Yarımadası’nın birliğidir. Katı Atık Birliği Gelibolu’da kuruldu. Biz, bölgenin tamamında bu birliğin gerekliliğini yerine getirmeye çalışıyoruz. 2011 yılında hayata geçirdik. Bugüne kadar yeni yeni oturtabildik. Şu anda da ciddi bir seviyeye geldi. Özellikle günümüzde çevre duyarlılığının üst düzeye çıktığı ama hala özen göstermediğimiz bir anlayış var. Katı Atık Birlikleri, çevreye verilen zarar konusunda çok önemli bir görev üstlenmiş durumda. Umarız bu duyarlılık en üst düzeye çıkar. Bu anlayışla birlikte hem çevremizi korumuş oluruz hem de geri dönüşümde ekonomik bir performans sağlamış oluruz. Şu anda hafta sonları dahil hiç boş vaktim yok diyebilirim.” dedi.
Doğalgaz büyük gereklilik!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Biz, tüm belediye meclis toplantılarını canlı yayınlıyoruz. Buralarda defalarca doğalgaz konusunda anlatımlarımız oldu. 2017 yılının temmuz ayı sonunda Çanakkale Aksagaz dağıtım şirketinden bize bir yazı gelmişti. Biz de 2018 yılının mart ayında meclis kararı alarak, konuyu inceledik. Mecliste üç siyasi partiden birer temsilci ile birlikte komisyon kurduk. Biz de tüm ihtiyaçların Gelibolu tarafından karşılanacağını söyleyerek başvuruda bulunduk. En son 21.08.2019 tarihinde bir yazı geldi ve bu yazıyla ilgili olarak, ‘2020 ve 2021 yılları arasında Gelibolu ilçesi lisans alanımızda. 2020 ve 2021 yılları arasında herhangi bir yatırım planı bulunmamaktadır’ diyor. Doğalgazı belediyeler getirmez. Doğalgaz, devlet yatırımıdır. Biz, gerekli girişimlerimizi yaptık. Altyapı yatırımlarını yaparken, bir an önce doğalgazın gelmesini istiyoruz. Tüm yurttaşlarımız gibi biz de kömür kokusundan bıktık. Fakat şu an için Gelibolu Belediyesi’nin bir işlemi yok. Ancak biz, bütün sorumluluk ve yükümlülüğü karşılamaya hazır olduğumuzu söyledik. Diliyorum ki, bir an önce doğalgazımıza kavuşuruz. Çünkü doğalgaz ile birlikte altyapı konusunda hiçbir sorunumuz kalmayacak.” şeklinde belirtti.
Gelibolu, elbette turizm cenneti olmalı!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Gelibolu, dünya tarihinde izler bırakmış bir ilçemizdir. Gelibolu Savaşlarını anlatırken çok duygusallaştığımı söyleyebilirim. Gelibolu adının bu şekilde gururla yad edilmesini duymak büyük onur kaynağı. Bizim bir yerlerde eksiğimiz var, tanıtım eksiğimiz var belki de! Biz, katılabildiğimiz tüm platformlarda, fuarlarda Gelibolu’yu tanıtmaya çalışıyoruz. Bundan 105 yıl önce yaşanmış olaylar var. Sadece o olayların sahipleri milyonlara ulaşmış durumda. Bunların bile gelmesi Gelibolu için büyük şans. Bilindiği gibi bizim hareketli bir tarihimiz var. Fakat önemli olan, bunlarla ilgilenenleri buraya çekebilmektir. Bizlerde görevde bulunduğumuz süre içerisinde uluslararası ilişkilerimizi kuvvetlendirdik, görüşmelerimizi sağladık ancak, yeteri kadar turist elde edemedik. Bundan 35 yıl önce buraya gelen ve bir hafta, 10 gün burada zaman geçiren insanlar vardı. Şimdi her şey paket programlarına döndü. İnsanlar, buraya geliyorlar, hemen dönüyorlar. Burada Troia gibi büyük tarih var. Burası tam bir tarih cenneti. Sadece Gelibolu-Çanakkale değil tüm ülkede büyük bir tarihe sahibiz. Dünyada bu kadar farklı medeniyetlerin bir arada olduğu başka bir toprak parçası olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bölgemize yeteri kadar turist çekemiyoruz. Karşımızdaki insanların da neleri talep ettiklerini görmemiz gerekiyor. Bizim, denizimiz, tarihimiz ve Kazdağları’mız var. Bütün bunlarla ilgili gerçekten farklı mekanlarımız var. Biz, önce kentimizi güzelleştirmeye çalışıyoruz ve yurt içi ve yurt dışından gelen konuklarımızı ağırlamanın yollarını arıyoruz. Ancak bir süre çok iyi ilerledik. 2009 yılından sonra şehir merkezimizde tam 9 adet otel açıldı ve bu açıdan çok iyi oldu. Bizim yaz dönemimiz kısıtlı. Burada üç aylık bir sürecimiz var. Bu yeterli değil, en az 6-7 aya çeşitli dilimlere yaymamız gerekiyor. Fakat, bununla ilgili kurum ve kuruluşlarla diyaloga geçip, iş birliği yapmamız gerekiyor. Umarız, pandemi sürecinden sonra özlediğimiz, değer verdiğimiz ilçemiz, kendi değerini bulur.” dedi.
Güneyli Köyümüz elimizden alındı!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Güneyli Köyü, 1984 yılından itibaren Gelibolu Belediyesi’nin mücavir alanı içerisindeydi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2010 yılında burada yeni plan düzenleyeceğini belirtti ve yetkiler elimizden alındı. O bölgede kaçak kazılar yapılıyordu su ile ilgili. Biz, daha sonra altyapı ile ilgili olarak, suyun acil bir sorun olduğunu belirterek, su konusuna yoğunlaştık. 2020 yılını Haziran ayının sonunda da gerekli izinleri aldık. Bu yaz yaklaşık 2 bin konuta su verdik. Bu arada daG üneyli Köyü’nün sahil kesimi elimizden alındı ve Köylere Hizmet Götürme Birliği’ne verildi. Geri kalan kısmının da Gelibolu Belediyesi’nden alınacağı söylendi. Oradaki insanlar da buna karşı çıktı. Her şey kesinleşti ve 2020 yılında biz de izin istedik. Geçici olarak bir proje çizdirdik, onaylattırdık. Şu anda da Güneyli’nin tamamına su verilmiş oldu. Arıtma tesisi için alan bulduk ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Daire Başkanlığı’na onaylattırdık. Şu anda altyapı, kanalizasyon ve arıtma tesisini proje ihalesine çıkaracaktık. Eğer Gelibolu Belediyesi’nde kalırsa, arıtma tesisi proje ihalesine çıkacağız. O zaman çok daha net görüşlerimiz olacak. Altyapı bitmeden üstyapı yapmayacağız anlayışından yola çıkarak üstyapı yapmayacağız, geçici olarak düzelteceğiz. Projelerimiz tamamlanırsa Saros bölgenin örnek tek yerleşim yeri olacak. Diliyorum doğru kararlar alınır ve doğru işler yapılır.” şeklinde konuştu.
Yeni Feribot İskelesi
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar , “Yeni iskele, 2010 yılında başlayan bir mücadeledir. O bölge (inşaat sahası) içerisinde yer alan vatandaşlara ait alanlar vardı ve biz o alanları kamulaştırdık. Gelibolu Belediyesi olarak, orada iskele yapmaya talip olduk. Daha sonra da farklı sorunlar yaşandı. İl Özel İdaresi ile çeşitli görüşmelerimiz oldu. 2011 yılında bir program yaptık ve dönemin Çanakkale Valisi Sayın Güngör Azim Tuna ile görüşme gerçekleştirdik. Bu süreç içerisinde bir anlaşmaya vardık. ‘Burasını İl Özel İdaresi 25 yıllığına kullanacak ama 25 yılın ardından Gelibolu Belediyesi’ne devredilecek. Ancak bedeli İl Özel İdaresi tarafından karşılanacak. Daha sonra geçiş hizmetleri olarak ikisi il Özel İdaresi, ikisi de Gelibolu Belediyesi’ne ait olacak’ şeklinde anlaşmamız oldu. Bunlarla ilgili çeşitli polemikler yaşandı, yeni iskelenin yapımına devam ediliyor. 2016 yılında bir anlaşmak yaptık. Ancak henüz onayı elimize ulaşmadı! Süreç hala devam ediyor. İskele ile ilgili gördüğümüz eksiklikleri aktardık, aktarmaya devam edeceğiz. İskelenin bitmesi, sorunların çözüleceği anlamına gelmiyor. İskelenin çıkışında, meydan düzenlemeleri gibi ciddi yatırımların da olması gerekiyor. Ortak akıl, her şeyin üstesinden gelir. Umarım en kısa zamanda her şey çözülür. Gelibolulu, yıllardır trafik çilesi çekiyor. Yeni iskelenin bir an önce kullanıma açılması hem kent içi trafiği rahatlatacak, hem kent tehlikeden kurtulacak, hem de herkesin yararlanabileceği güzel bir iskele olacaktır. Bu konuda GESTAŞ Müdürü Sayın Mahir Sevinç, ziyaretimize geldi. Bu konuda sözlü olarak bir mutabakata vardık. Bir an önce ortak aklın hakim olması tek temennimizdir.” dedi.
Kapalı Pazaryeri
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Kapalı pazaryeri, göreve geldiğimiz 2009 yılından beri ilk göz ağrımız ve en gözde projelerimizden bir tanesidir. Gelibolu’da bu alanı kapsayacak kent merkezine hem yakın hem uzak bir tek alan vardı. Bu alan da askeri tesis alanı içerisindeydi. 2009’dan beri birçok müracaatlarımız oldu. Alan, 22 bin 200 metrekare. Aynı zamanda, yeni feribot terminalinde de yakın. Kapalı pazaryerinin bulunduğu alanın da ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Yaklaşık 11 yıllık mücadelemizin sonucunda geçtiğimiz yıl bu alanı kamulaştırdık. Alanın içinde, 792 metrekarelik bir alan daha var. Bu alanı da kamulaştırdıktan sonra, umuyoruz ki Mart ayında proje ihalesine çıkacağız. Önümüzdeki yıl içerisinde de inşaat ihalesine çıkmış olacağız. Kapalı pazaryeri alanının bir bölümünü farklı fonksiyonlarda kullanmayı amaçlıyoruz. Projenin üstünü güneş panelleri ile süsleyip güneş enerjisi elde etmek istiyoruz. Çünkü geçtiğimiz günlerde CHP Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekilimiz Ahmet Akın ile birlikte projelerimizle ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Projeyi, eğer gerekli finansmanı bulamazsak, normal pazaryeri olarak hayata geçireceğiz.” dedi.
Gelibolu, sporun tüm branşlarında iddialı!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Spor, hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Yaşamın her alanında sporu önemsiyoruz. Bizim şu anda gözde spor dalımız, futboldur. Fakat sadece futbol olarak bakmıyoruz. Gençlerimizin mutlaka basketbol, voleybol gibi spor dallarında da başarılı olmalarını istiyorum. Bizim, okçulukta, triatlonda, koşuda ve bisiklette, ciddi derecelerimiz var ve biz, tüm spor dallarına destek veriyoruz. Yeni spor salonumuz da umarım en kısa zamanda yapılır ve gençlerimiz için ciddi bir alan olur. Bizim en büyük sıkıntımız yer sorunudur. Gelibolu Belediyesi’nin bu şekilde rezerv alanı hiç yok! Dolayısıyla bu gibi tesis alanlarını hayata geçirmekte zorlanıyoruz. Bizim, çok güzel kapalı spor salonu ile ilgili projemiz var ve bunu hayata geçireceğiz. Gençlerimiz, buldukları tüm boş zamanlarını spor ile değerlendirsinler. Çünkü Gelibolu’da spora gönül vermiş çok deneyimli hocalarımız var. Geliboluspor’da bundan bir yıl önce talihsiz bir şekilde şampiyonluğu kaçırdı. Umuyoruz ki önümüzdeki yıllarda telafi edilecektir. Tabi en önemlisi sağlıklı yaşama geri dönmektir. Daha sonra sporun her alanına destek vermeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Önce sağlıklı günlere kavuşalım
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Her şeyin en iyisini istediğimiz için, çok güzel bir kent istiyoruz. Her şeyin yerli yerinde olduğu, insanca yaşayabileceğimiz bir kent istiyoruz. Şuanda çok ciddi bir kültür merkezine ihtiyacımız var. Bizler, kültürü zengin olan bir toplumuz. Bu nedenle her şeyin yaşadığı ve yaşatıldığı bir kültürümüz olsun. Gelibolu’da, her türlü yaşam kültürünün bir arada görünebildiği, ülkemizin görüntüsünü yansıtabildiği bir obje olmak istiyoruz. Adı büyük ama her şeyin dostça ve kardeşçe doyasıya yaşanabildiği bir kent olmak istiyoruz.
Bize böyle bir olanak tanıdığınız için sizlere teşekkür ediyorum. Bu tip platformlar, insanların birbirini tanımasını, önyargıların yıkılmasını sağlıyor. Bu nedenle bu gibi söyleşiler, dolayısıyla çok yararlı. Sağlık konusunda da, bu rüyadan, kabustan bir an önce uyanalım. Bu kabustan kurtulmak için tüm uyarıların dikkate alınması gerekiyor. Lütfen, maske, mesafe ve özellikle hijyenimize dikkat edelim. Özellikle de insanların birbirlerine olan karşılıklı saygı anlayışını aklımızdan çıkartmayalım.” diyerek konuşmasını bitirdi.
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Tüm dünya gibi ülkemizde bu hastalıkla uğraşıyor hem de ciddi bir biçimde. Gerçekten çok ciddi ve endişe verici boyutlara ulaştığını görüyoruz. Ve pandeminin başından bu yana yerel yönetimlere çok büyük işler düşüyor. Halkımızın zor günlerinde yanlarında olmak bizlerin temel insani görevlerinden bir tanesi. Kurum olarak kendi bölgemizde önlemler alıyor, bu kapsamda çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Sevindiğimiz bir başka nokta da, bu hastalığa karşın insanlar arasında unutulmaya yüz tutan dayanışmanın üst düzeye çıkması. Keşke böyle bir belanın bedelinde değil, yaşamın diğer zamanlarında da dayanışmanın paylaşmanın bu düzeyde olduğunu gösterebilsek diye düşünüyorum. Evet bu günlere geldik ne yaptık biz zaten geçtiğimiz Mart ayından bu yana bizler de kendi bölgemizde bu hastalıkla ciddi anlamda savaşır olduk. Öncelikle bizlere düşen görev o dönemde bir maske sorunu vardı. O konuda başarılı olduğumuzu zannediyorum. Gelibolu’da yaklaşık biz o günden bugüne 300 bin maske dağıttık. Özellikle Mart ve Nisan aylarında Gelibolu’daki her konuta ama her konuta tek tek girerek maske dağıttık. Sadece Gelibolu’da değil tabi ilçemizin 26 köyüne de giderek maske ve dezenfektanlarımızı dağıttık. Sadece bu konuda değil tabi bunlarla ilgili toplumun diğer gereksinimleri olan kısa özette gıda dezenfektan konularında yardımcı olduk. Biz kent halkına bunları yardımları yaparken kurumlar arasındaki dayanışmayı da arttırdık. Tüm kurumlarımızla işbirliği yaptık, onların tüm gereksinmelerini bizlerin olanakları ölçüsünde karşılamaya çalıştık onda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Bütün kurumlara bütün sağlık kurumlarına başta maske, eldiven, koruyucu elbise, dezenfektan ve dezenfektan aparatı vb. temel gereksinimleri sağlamaya çalışacak. Özellikle o uzun zaman süre içerisinde evlerimizde kalan yurttaşlarımıza da erzak dağıtımı yaptık. Yani bunları tek tek sıralamaya çalışırsak gerçekten çok üst boyutlara ulaştı, yardımlarımız da üzerimize düşen ne görev varsa bu anlamda uyarıcı olmaya çalıştık. Bunların sakıncalarını anlatmaya çalıştık.
Tabii toplum belli bir şeyden sonra sıkılıyor. En ufak bir rehavetin bize pahalıya mal olacağını topluma anlatmaya çalıştık ki, sanıyorum bütün kanallarda yerel genelde tüm kanallarda yayım organlarında bunları anlatmaya çalışıyoruz. Herhalde biz bunların vehametini tam anlamıyla idrak edemediğimiz için bugünlere geldik. Ama bunun ne kadar ciddi bir hastalık olduğunu şu anda daha yeni fark ediyoruz herhalde! Dilerim bugünden sonra bir şeyler yapılabilir. Bizler dediğim gibi bu süre içerisinde, normal yaşamın akışı içerisinde hem çocuklarımıza en büyüklerimize hem ailelere ayrı ayrı yardımcı olmaya çalıştık. Bu süre içerisinde sınavlarda oldu biliyorsunuz. Bu sınavlarda çocuklarımızın rahatlıkla sınavlara gidip-gelebilmeleri için onların Keşan ve Çanakkale’ye ulaşımlarını sağladık. Gelibolu’da sınava giren öğrenciler için stand kurulumu ile kolonya, dezenfektan, maske dağıtımı gerçekleştirdik. Bu arada ‘çocuklarımız evet evde kalıyor, canları sıkılıyor, neler yapılabilir’ dedik. Bu süreçte yaklaşık bine yakın kitabı evlere tek tek dağıttık. Bunun yanı sıra evlere hastalarımıza ulaştık. Engelli yurttaşlarımıza da bir şekilde ulaşmaya çalıştık. Onların gereksinimlerini tek tek karşılamaya çalıştık. Zor bir süreçten geçerken yaz aylarında sanıyorum rehavete kapıldık. Şimdi farklı bir durumla yine karşı karşıyayız. Hepimiz yaz dönemindeki rehavetin bize pahalı dönüşüne tanıklık etmekteyiz. Bu nedenle tüm yurttaşlarımızı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Onlara olabildiğince her türlü katkıyı sağlamaya çalışıyoruz. Yeter ki bizlere ulaşsınlar, kendi gücümüz olanaklarımızla yardım etmeye çalışıyoruz. Bütün bunları süreç içerisinde ben ve meclis üyesi arkadaşlarımız, belediye personelimiz gecesini gündüzüne katarak bunu çok samimi söylüyorum yani bir tekerleme anlamında söylemiyorum gerçekten gecesini gündüzüne katarak yardımcı olmaya çalıştık, olmaya da devam edeceğiz. Çünkü bizim anlayışımız temelinde önce insan anlayışı vardır. Bu anlayıştan yola çıkarak bu süreci atlatmaya çalışıyoruz, bu çok önemli bir şey. Diliyorum ki kısa sürede alınan tedbirlere ve uyarılara riayet ederek bu süreci atlatırız. Normal sağlıklı doğal yaşamımıza bir an önce döneriz diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Altyapıda bölgenin lider belediyesiyiz!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Göreve geldiğimiz günden bu yana özellikle ilk zamanlar çok tepki almamıza rağmen ben mesleğim gereği temelsiz bina olmaz anlayışından yola çıkarak ‘önce altyapı sonra üstyapı’ diyorum. Altyapısı olmayan bir kentin bir sağlıklı bir yaşama alanına sahip olamayacağı düşüncesinden yola çıkarak ilk günden bugüne değin altyapı çalışmalarımız tamamlandıktan sonra üst yapıya geçiyoruz. Gelibolu'nun çok büyük bir bölümünün neredeyse yüzde 75'lik bir bölümünün, nüfus aralığında söylüyorum bu oranda altyapısını tamamlamış durumdayız. Su kanalizasyon faaliyetlerinin yanı sıra birçok yerde elektrik hatta telefon hatlarını da yer altına alarak o bölgenin daha çağdaş daha yaşanabilir bir kent haline gelmesine çalışıyoruz. Tabii uzun bir süreç gerekiyor bu çalışmalar için. Bütün bu olanaklar içerisinde kısıtlı olanaklarla en iyiyi yaratabilme, en verimli olabilme anlayışından yola çıkıyoruz bunları yapalım diyoruz. Bunun için de bizzat kendim de çalışmalarını hep başında bulunuyorum. Projelerde mutlaka bir kalemim bir elim mutlaka değiyor. Meslek ve siyaset anlayışımızın gereği mutlaka bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama altyapısı sağlıklı olursak üstelikte sağlıklı yaşama kavuşuruz diye demiştim gerçekten öyle yapıyoruz. Yaptığımız her şey çok uzun vadeye dayanıklı zaman zaman eleştiriler almış oluyoruz. 'İşte yavaş gidiyor şu gidiyor bu geliyor’ diye yakınmalarla karşılaşıyoruz zaman zaman. Ama ben şunu söylüyorum tek istediğim kalıcı eser bırakmak. Günü birlik gereksinimleri karşılayan değil sürekli kullanılabilen devamlı yaşanabilen ama bunun içinde bir daha değişmeyen bir altyapı olsun diyoruz. Ciddi anlamda özetle biz deprem bölgesi içerisindeyiz. Çok yıllar önce yapılan yaklaşık sanıyorum 1981-1982 yılında yapılan altyapıyla halen daha idare ediyoruz. Değişmesi gereken çok bölge var ama yan unsurlar nedeniyle değişemeyen alanlar da var! Belli bir süreç içerisinde mutlaka buraları da değiştireceğiz. Bütün bunları sağlıklı bir şekilde düzenleyerek de ilerlemeye çalışıyoruz. Neden mi? Çünkü yaklaşık biz şu anda 37 yıl sonra altyapıyı geliştirmeye çalışıyoruz! Demek ki yaptığımız şeylerde bir yatırımla dahası en az 35-40 yıl ihtiyacın karşılanmasını da düşünerek hatta daha uzun süre karşılamasını düşünerek altyapı yapmaya çalışıyoruz. Çok zengin bir ülke değiliz, kaynaklarımızı çok etkin ve verimli şekilde kullanalım istiyoruz. Kaynaklarımızı çok iyi ve verimli şekilde kullanma taraftarıyız, bugüne kadar da bu anlayışla geldik. Geriye dönüp baktığımızda el attığımız yani yaptığımız düzenlediğimiz yerlere bir daha geri dönmüyoruz bu bakımdan da büyük keyif duyuyor, çünkü sağlıklı sonuçlar alıyoruz. Önümüzde uzunca bir süremizi daha altyapıya ayırmayı düşünüyoruz. Güneyli mücavir alanımız var! Bu yıl yaklaşık 3,5 ay gibi kısa bir süre içerisinde yaklaşık Güneyli Sahili'nde iki bin konuta su ulaştırdık. Bu bizler için çok önemli, kent içinde yaptığımız gibi mücavir alanlarımızda da yurttaşlarımıza hizmet etmeye çalışıyoruz. Orası bizim bir parçamız ama o bölgelerde de yine de altyapıdan başlıyoruz. Benim sürekli tekrarladığım bir laf var! ‘Altyapısı olmayan bir yerde üst yapıya kesinlikle izin vermem’ diye bir anlayışım var! Biraz çok katı muhafazakâr buldular değişimimi benim ama doğru olduğunu! Düşünüyorum bu anlayış ile gidiyorum mutlaka ve mutlaka. Geri dönülmez bir şekilde tekrar tekrar dönmeyelim diye altyapıyı sağlıklı yaparız üst yapıyı sağlıklı bir alt yapının üzerine yaparız diye düşünüyoruz.
Buradan özellikle Sütlüce şu anda köprü ayaklarının bulunduğu alanlarda da gelen talepler doğrultusunda da oradaki yazlıkçılarımıza su götürmeye çalışıyoruz. Yapılması gereken çok şey eğer yapmayı isterseniz ama önemli olan doğru bir şekilde devam edebilmek.” dedi.
İzmir depremi ve doğal afetler!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Konuya girerken çok güzel bir ülkede yaşadığımızı belirttim. Bu ülkede güzel hasretlerimiz olduğunu ifade etmeye çalıştım. En güzel hasretlerimiz ‘dayanışma, karşılıklı saygı, paylaşma, birlikte hareket etme duygusu’ dedik. Bizi biz yapan, ayakta tutan bu anlayışımızdır. İzmir'de büyük bir afet oldu. Tabii bütün ülkeyi olduğu gibi bizi de derinden yaraladı bu ülkenin bir parçası olarak. Neler yapabileceğimizi düşündük. İzmir’i vuran deprem sonrasında kurumlar, belediyeler örnek bir dayanışma örneği sergilediler. Bizlerde yardım elimizi uzatarak gücümüz ölçüsünde bu dayanışmaya ortak olmaya çalıştık. İzmir Büyükşehir Belediyemizin belirlediği öncelikli malzemelerden hareketle, mağdur olan vatandaşlarımız için temel malzemeler ve gıda kolilerini görevli personelimiz eşliğinde İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerine koordinasyon merkezi olarak düzenlenen fuar alanında teslim ettik.
Önce şunu bileceğiz Bülent Bey, doğal afetler de yaşamın bir parçası, dünya oluşumunun bir parçası. ‘Doğal afetler değil tedbirsizlik öldürür’ diye bir anlayış var. Biz de diyoruz ki "Evet, böyle bir şey yaptık, acılar yaşıyoruz ama dayanışma, paylaşma ruhu bizde hep var." Biz de keyif aldık. İzmir’imiz Ege'nin incisi, yurdumuzun bütün değerleri gibi orası da çok ayrı bir değere sahip. Bizler de bu anlayışla yola çıktık. Oraya yardım etmek de bizim için her şeyden önce yurttaşlık görevimizdir.
Ben bir şey söyleyeceğim, sadece İzmir'de değil, daha önce de üzülerek, ciğerlerimiz yanarak gelibolu Yarımadası’nda yine bir orman yangınımız olmuştu. O bölgede de gerek yangın söndürme anında, yangın söndürme anından sonra üzerimize döşen görev olarak ne varsa hepsine yardımcı olmaya çalıştık. Bu bir ulusal bilinç, yurttaşlık görevidir. Bu bilinçten yola çıkıyoruz, bunları yapmalıyız. Bugünden yarına hangimizin başına ne geleceği belli değil. Bizler tek tek bireyler olarak bu güzel ülkenin bir parçasıyız. Dayanışma yaşamımızda bizim temel anlayışımız olmuştur. Ayrıştırma değil, birleştirme ama sadece bugünlerde değil her anlamda! Çünkü bu ülke hepimizin! Dolayısıyla özellikle böyle acılı günler, bu dayanışma ruhunun, paylaşma ruhunun, ayağa kalkma ruhunun zirve yaptığı günler olmalı. Acılar bir anda yaşanırken bu ruhlarımız da depreşiyor, bu güzel duyguları tekrar anımsama gereği duyuyoruz. O zaman diyoruz ki, her şeyden önce insanlık görevimiz, bir yurttaşlık görevimiz. O zaman biz üzerimize düşen görevi de yapmak durumundayız. Bugün deprem, yarın yangın, öbür gün sel. Hangi felaketler olursa olsun doğanın bütün tahribatına karşı insanlarda kendi savunma içgüdüsüyle, dayanışma içgüdüsüyle bu zorlukları aşmak zorundalar. Yaşamın bir parçası bunlar. O zaman bunları aşmak da dayanışmak da yaşamın bir parçası olacak. Bu özellikleri hatırlatma gereği duyuyoruz ama tedbir almak bilgiye, bilime dayanan bir anlayıştır. Gerekli bilimsel verilerle donanıp gerekli tedbirleri alalım ama dayanışma ruhundan da asla vazgeçmeyelim. Dayanışma ruhumuz bizim için herkes için temel kalıcı anlayışımız olsun istiyoruz.” diye konuştu.
Gökbüet Su Birliği çalışmalarımız
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Evet benim ayrıca başka görevlerim de var. Şöyle söyleyeyim, Su Birliği yöresel adıyla ‘Çokal Barajı’ dediğimiz bir barajımız var. Bu barajın çevresindeki yerleşim alanları var. Dolayısıyla bu yerleşim alanlarının su ihtiyacını giderebilmek için kurduğumuz bir birlik var. Gelibolu Gökbüet Su Birliği, sadece kullanım suyuna hitap eder. Yani kullanım suyunun dağıtımını ve yöneltilmesi anlayışını güden bir birliktir bu. Gökbüet barajımız bizim yarımada için çok önemli ama çok büyük bir nimet. Bu baraj gerçekten yöresel anlamda bu kuraklığın yaşandığı bu dönemde ülkemizde kuraklığın yaşandığı dönemde bizler için ne kadar büyük nimet olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Su Birliğimizin hizmet ettiği alanlar kısa adı TESKİ olan Tekirdağ Su Kanalizasyon Müdürlüğü'nün Şarköy bölgesi, Edirne'ye bağlı Sazlıdere, Gökçetepe köyleri ve Çokal-Evreşe hattından başlayarak tüm Gelibolu Yarımadası’nı kapsayan yaklaşık 380 kilometrelik ana hatta sahip olan bir su kullanım alanını belirleyen bir birlik. Bu birliğin de ben başkanıyım. Dedim ya, bizler için çok büyük bir nimet. Biz de bunun için üzerine düşen her tarafa bu projenin içerisinde yer alan tüm köylere Eceabat'ın 12 köyü, Gelibolu'nun 26 köyü, Kavakköy ve Evreşe Beldemiz olmak üzere Şarköy ve çevresi yerleşim alanları şimdi yeni talep edilen Malkara hattına su verilme çalışmaları var. Oraya da su verilecek. Çok geniş bir alana yayılıyoruz. 2016'nın son zamanlarından itibaren biz barajdan su almaya başladık. Öncelikle bu projenin ana hatlarında ana yerleşimlerimiz ve köylerimizdi. Yeni gelişmeler dolayısıyla ikinci yerleşim alanları ve diğer alanlar çıktı. Bizim ilimizin dışında çıkan Tekirdağ ile birlikte Edirne'ye ait olan Gökçetepe ve Sazlıdere köyleri var. Çok ciddi bir alana yayıldık. Şu anda zaman zaman inşaatı henüz bitmemiş bölgelerimiz var, eksik olanlarımız var, proje tamamlama aşamaları var. Sanıyorum önümüzdeki 1,5-2 yıl içerisinde bu eksikliklerimiz tamamlanacak. Biz tüm köylerimizi, tüm yerleşim yerlerimizi bu suyu kullanmaya davet ediyoruz. Gerçekten hem çok nitelikli su veriyoruz tüm köylerimize hem de bu suyu kullanmanın çok büyük gereklilik olduğuna işaret ediyoruz! Niye? Yeraltından kaynağı belli olmayan gelen sulardan, şu ana kadar köylerde kullanılmış olanlar için özellikle söylüyorum, arıtılmış, damıtılmış, klorlanmış su hatlarını kullansınlar istiyoruz. Daha sağlıklı bir yaşama kavuşalım, daha sağlıklı bir suya kavuşalım istiyoruz. Böyle bir çalışmamız var.
Bizler de bütün bu çalışmaların ve dağıtımın hem yapılan fiziki çalışmaların hem dağıtımın görevlisi olarak bugüne kadar getirdik. Her geçen gün gelişiyoruz. Yaklaşık olarak birliğin sorumluluk alanındaki su kullanım miktarı 16,5 milyon metreküp. Şu an yaklaşık 7 milyon metreküpünü kullanıyoruz. Yüzde 50'ye yakın yaklaşık olarak. Tabii kullanım arttıkça barajdaki arıtma miktarındaki ve kapasitemiz de artmış olacak. Dolayısıyla bunu da çok büyük bir nimet olarak görüyoruz.
Ayrıca bir sulama havzasına da sahip yaklaşık 110 bin dekar ama bize ait değil. Henüz o proje tamamlanmadı, o proje ile ilgili yani aynı barajdan çıkacak su ile ilgili altyapısıyla ilgili yani sulama sistemlerindeki değişiklikler nedeniyle tapulaştırmada çıkan ufak tefek sorunlar nedeniyle proje ertelendi. Umuyorum önümüzdeki yıllar da o da hayata geçer. Bu bölgeye ayrıca ekonomik canlılık veririz ama suyun hayat olduğunu hem tarımsal üretimde hem insan kullanımında çok büyük önemi olduğunu özellikle bu kuraklık dönemlerinde çok iyi fark ediyoruz. Bu nedenle suyun gerçekten ciddi bir hazine olduğunun farkına da yeni yeni farkına varıyoruz. Dilerim suyun ne kadar önemli olduğunu, ne kadar özenle kullanılması gerektiğini bir kez daha vurgulayacağız. Dilerim bunun ne kadar büyük hazine olduğunun da farkına varırız.” şeklinde konuşmasına devam etti.
Gelibolu Yarımadası Katı Atık Birliği
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Katı Atık Birliği, tüm Gelibolu Yarımadası’nın birliğidir. Katı Atık Birliği Gelibolu’da kuruldu. Biz, bölgenin tamamında bu birliğin gerekliliğini yerine getirmeye çalışıyoruz. 2011 yılında hayata geçirdik. Bugüne kadar yeni yeni oturtabildik. Şu anda da ciddi bir seviyeye geldi. Özellikle günümüzde çevre duyarlılığının üst düzeye çıktığı ama hala özen göstermediğimiz bir anlayış var. Katı Atık Birlikleri, çevreye verilen zarar konusunda çok önemli bir görev üstlenmiş durumda. Umarız bu duyarlılık en üst düzeye çıkar. Bu anlayışla birlikte hem çevremizi korumuş oluruz hem de geri dönüşümde ekonomik bir performans sağlamış oluruz. Şu anda hafta sonları dahil hiç boş vaktim yok diyebilirim.” dedi.
Doğalgaz büyük gereklilik!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Biz, tüm belediye meclis toplantılarını canlı yayınlıyoruz. Buralarda defalarca doğalgaz konusunda anlatımlarımız oldu. 2017 yılının temmuz ayı sonunda Çanakkale Aksagaz dağıtım şirketinden bize bir yazı gelmişti. Biz de 2018 yılının mart ayında meclis kararı alarak, konuyu inceledik. Mecliste üç siyasi partiden birer temsilci ile birlikte komisyon kurduk. Biz de tüm ihtiyaçların Gelibolu tarafından karşılanacağını söyleyerek başvuruda bulunduk. En son 21.08.2019 tarihinde bir yazı geldi ve bu yazıyla ilgili olarak, ‘2020 ve 2021 yılları arasında Gelibolu ilçesi lisans alanımızda. 2020 ve 2021 yılları arasında herhangi bir yatırım planı bulunmamaktadır’ diyor. Doğalgazı belediyeler getirmez. Doğalgaz, devlet yatırımıdır. Biz, gerekli girişimlerimizi yaptık. Altyapı yatırımlarını yaparken, bir an önce doğalgazın gelmesini istiyoruz. Tüm yurttaşlarımız gibi biz de kömür kokusundan bıktık. Fakat şu an için Gelibolu Belediyesi’nin bir işlemi yok. Ancak biz, bütün sorumluluk ve yükümlülüğü karşılamaya hazır olduğumuzu söyledik. Diliyorum ki, bir an önce doğalgazımıza kavuşuruz. Çünkü doğalgaz ile birlikte altyapı konusunda hiçbir sorunumuz kalmayacak.” şeklinde belirtti.
Gelibolu, elbette turizm cenneti olmalı!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Gelibolu, dünya tarihinde izler bırakmış bir ilçemizdir. Gelibolu Savaşlarını anlatırken çok duygusallaştığımı söyleyebilirim. Gelibolu adının bu şekilde gururla yad edilmesini duymak büyük onur kaynağı. Bizim bir yerlerde eksiğimiz var, tanıtım eksiğimiz var belki de! Biz, katılabildiğimiz tüm platformlarda, fuarlarda Gelibolu’yu tanıtmaya çalışıyoruz. Bundan 105 yıl önce yaşanmış olaylar var. Sadece o olayların sahipleri milyonlara ulaşmış durumda. Bunların bile gelmesi Gelibolu için büyük şans. Bilindiği gibi bizim hareketli bir tarihimiz var. Fakat önemli olan, bunlarla ilgilenenleri buraya çekebilmektir. Bizlerde görevde bulunduğumuz süre içerisinde uluslararası ilişkilerimizi kuvvetlendirdik, görüşmelerimizi sağladık ancak, yeteri kadar turist elde edemedik. Bundan 35 yıl önce buraya gelen ve bir hafta, 10 gün burada zaman geçiren insanlar vardı. Şimdi her şey paket programlarına döndü. İnsanlar, buraya geliyorlar, hemen dönüyorlar. Burada Troia gibi büyük tarih var. Burası tam bir tarih cenneti. Sadece Gelibolu-Çanakkale değil tüm ülkede büyük bir tarihe sahibiz. Dünyada bu kadar farklı medeniyetlerin bir arada olduğu başka bir toprak parçası olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bölgemize yeteri kadar turist çekemiyoruz. Karşımızdaki insanların da neleri talep ettiklerini görmemiz gerekiyor. Bizim, denizimiz, tarihimiz ve Kazdağları’mız var. Bütün bunlarla ilgili gerçekten farklı mekanlarımız var. Biz, önce kentimizi güzelleştirmeye çalışıyoruz ve yurt içi ve yurt dışından gelen konuklarımızı ağırlamanın yollarını arıyoruz. Ancak bir süre çok iyi ilerledik. 2009 yılından sonra şehir merkezimizde tam 9 adet otel açıldı ve bu açıdan çok iyi oldu. Bizim yaz dönemimiz kısıtlı. Burada üç aylık bir sürecimiz var. Bu yeterli değil, en az 6-7 aya çeşitli dilimlere yaymamız gerekiyor. Fakat, bununla ilgili kurum ve kuruluşlarla diyaloga geçip, iş birliği yapmamız gerekiyor. Umarız, pandemi sürecinden sonra özlediğimiz, değer verdiğimiz ilçemiz, kendi değerini bulur.” dedi.
Güneyli Köyümüz elimizden alındı!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Güneyli Köyü, 1984 yılından itibaren Gelibolu Belediyesi’nin mücavir alanı içerisindeydi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2010 yılında burada yeni plan düzenleyeceğini belirtti ve yetkiler elimizden alındı. O bölgede kaçak kazılar yapılıyordu su ile ilgili. Biz, daha sonra altyapı ile ilgili olarak, suyun acil bir sorun olduğunu belirterek, su konusuna yoğunlaştık. 2020 yılını Haziran ayının sonunda da gerekli izinleri aldık. Bu yaz yaklaşık 2 bin konuta su verdik. Bu arada daG üneyli Köyü’nün sahil kesimi elimizden alındı ve Köylere Hizmet Götürme Birliği’ne verildi. Geri kalan kısmının da Gelibolu Belediyesi’nden alınacağı söylendi. Oradaki insanlar da buna karşı çıktı. Her şey kesinleşti ve 2020 yılında biz de izin istedik. Geçici olarak bir proje çizdirdik, onaylattırdık. Şu anda da Güneyli’nin tamamına su verilmiş oldu. Arıtma tesisi için alan bulduk ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Daire Başkanlığı’na onaylattırdık. Şu anda altyapı, kanalizasyon ve arıtma tesisini proje ihalesine çıkaracaktık. Eğer Gelibolu Belediyesi’nde kalırsa, arıtma tesisi proje ihalesine çıkacağız. O zaman çok daha net görüşlerimiz olacak. Altyapı bitmeden üstyapı yapmayacağız anlayışından yola çıkarak üstyapı yapmayacağız, geçici olarak düzelteceğiz. Projelerimiz tamamlanırsa Saros bölgenin örnek tek yerleşim yeri olacak. Diliyorum doğru kararlar alınır ve doğru işler yapılır.” şeklinde konuştu.
Yeni Feribot İskelesi
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar , “Yeni iskele, 2010 yılında başlayan bir mücadeledir. O bölge (inşaat sahası) içerisinde yer alan vatandaşlara ait alanlar vardı ve biz o alanları kamulaştırdık. Gelibolu Belediyesi olarak, orada iskele yapmaya talip olduk. Daha sonra da farklı sorunlar yaşandı. İl Özel İdaresi ile çeşitli görüşmelerimiz oldu. 2011 yılında bir program yaptık ve dönemin Çanakkale Valisi Sayın Güngör Azim Tuna ile görüşme gerçekleştirdik. Bu süreç içerisinde bir anlaşmaya vardık. ‘Burasını İl Özel İdaresi 25 yıllığına kullanacak ama 25 yılın ardından Gelibolu Belediyesi’ne devredilecek. Ancak bedeli İl Özel İdaresi tarafından karşılanacak. Daha sonra geçiş hizmetleri olarak ikisi il Özel İdaresi, ikisi de Gelibolu Belediyesi’ne ait olacak’ şeklinde anlaşmamız oldu. Bunlarla ilgili çeşitli polemikler yaşandı, yeni iskelenin yapımına devam ediliyor. 2016 yılında bir anlaşmak yaptık. Ancak henüz onayı elimize ulaşmadı! Süreç hala devam ediyor. İskele ile ilgili gördüğümüz eksiklikleri aktardık, aktarmaya devam edeceğiz. İskelenin bitmesi, sorunların çözüleceği anlamına gelmiyor. İskelenin çıkışında, meydan düzenlemeleri gibi ciddi yatırımların da olması gerekiyor. Ortak akıl, her şeyin üstesinden gelir. Umarım en kısa zamanda her şey çözülür. Gelibolulu, yıllardır trafik çilesi çekiyor. Yeni iskelenin bir an önce kullanıma açılması hem kent içi trafiği rahatlatacak, hem kent tehlikeden kurtulacak, hem de herkesin yararlanabileceği güzel bir iskele olacaktır. Bu konuda GESTAŞ Müdürü Sayın Mahir Sevinç, ziyaretimize geldi. Bu konuda sözlü olarak bir mutabakata vardık. Bir an önce ortak aklın hakim olması tek temennimizdir.” dedi.
Kapalı Pazaryeri
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Kapalı pazaryeri, göreve geldiğimiz 2009 yılından beri ilk göz ağrımız ve en gözde projelerimizden bir tanesidir. Gelibolu’da bu alanı kapsayacak kent merkezine hem yakın hem uzak bir tek alan vardı. Bu alan da askeri tesis alanı içerisindeydi. 2009’dan beri birçok müracaatlarımız oldu. Alan, 22 bin 200 metrekare. Aynı zamanda, yeni feribot terminalinde de yakın. Kapalı pazaryerinin bulunduğu alanın da ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Yaklaşık 11 yıllık mücadelemizin sonucunda geçtiğimiz yıl bu alanı kamulaştırdık. Alanın içinde, 792 metrekarelik bir alan daha var. Bu alanı da kamulaştırdıktan sonra, umuyoruz ki Mart ayında proje ihalesine çıkacağız. Önümüzdeki yıl içerisinde de inşaat ihalesine çıkmış olacağız. Kapalı pazaryeri alanının bir bölümünü farklı fonksiyonlarda kullanmayı amaçlıyoruz. Projenin üstünü güneş panelleri ile süsleyip güneş enerjisi elde etmek istiyoruz. Çünkü geçtiğimiz günlerde CHP Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekilimiz Ahmet Akın ile birlikte projelerimizle ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Projeyi, eğer gerekli finansmanı bulamazsak, normal pazaryeri olarak hayata geçireceğiz.” dedi.
Gelibolu, sporun tüm branşlarında iddialı!
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Spor, hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Yaşamın her alanında sporu önemsiyoruz. Bizim şu anda gözde spor dalımız, futboldur. Fakat sadece futbol olarak bakmıyoruz. Gençlerimizin mutlaka basketbol, voleybol gibi spor dallarında da başarılı olmalarını istiyorum. Bizim, okçulukta, triatlonda, koşuda ve bisiklette, ciddi derecelerimiz var ve biz, tüm spor dallarına destek veriyoruz. Yeni spor salonumuz da umarım en kısa zamanda yapılır ve gençlerimiz için ciddi bir alan olur. Bizim en büyük sıkıntımız yer sorunudur. Gelibolu Belediyesi’nin bu şekilde rezerv alanı hiç yok! Dolayısıyla bu gibi tesis alanlarını hayata geçirmekte zorlanıyoruz. Bizim, çok güzel kapalı spor salonu ile ilgili projemiz var ve bunu hayata geçireceğiz. Gençlerimiz, buldukları tüm boş zamanlarını spor ile değerlendirsinler. Çünkü Gelibolu’da spora gönül vermiş çok deneyimli hocalarımız var. Geliboluspor’da bundan bir yıl önce talihsiz bir şekilde şampiyonluğu kaçırdı. Umuyoruz ki önümüzdeki yıllarda telafi edilecektir. Tabi en önemlisi sağlıklı yaşama geri dönmektir. Daha sonra sporun her alanına destek vermeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Önce sağlıklı günlere kavuşalım
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, “Her şeyin en iyisini istediğimiz için, çok güzel bir kent istiyoruz. Her şeyin yerli yerinde olduğu, insanca yaşayabileceğimiz bir kent istiyoruz. Şuanda çok ciddi bir kültür merkezine ihtiyacımız var. Bizler, kültürü zengin olan bir toplumuz. Bu nedenle her şeyin yaşadığı ve yaşatıldığı bir kültürümüz olsun. Gelibolu’da, her türlü yaşam kültürünün bir arada görünebildiği, ülkemizin görüntüsünü yansıtabildiği bir obje olmak istiyoruz. Adı büyük ama her şeyin dostça ve kardeşçe doyasıya yaşanabildiği bir kent olmak istiyoruz.
Bize böyle bir olanak tanıdığınız için sizlere teşekkür ediyorum. Bu tip platformlar, insanların birbirini tanımasını, önyargıların yıkılmasını sağlıyor. Bu nedenle bu gibi söyleşiler, dolayısıyla çok yararlı. Sağlık konusunda da, bu rüyadan, kabustan bir an önce uyanalım. Bu kabustan kurtulmak için tüm uyarıların dikkate alınması gerekiyor. Lütfen, maske, mesafe ve özellikle hijyenimize dikkat edelim. Özellikle de insanların birbirlerine olan karşılıklı saygı anlayışını aklımızdan çıkartmayalım.” diyerek konuşmasını bitirdi.