OPET Tevfikiye Arkeo- Köy Modeli UNESCO’da
OPET, Troya Yılı kapsamında hayata geçirdiği çalışmaları uluslararası platforma taşıdı.
Yayınlanma :
21.03.2019 17:06
Güncelleme :
21.03.2019 17:06
Arkeo-Köy bir ilk
Çanakkale Gelibolu Yarımadası’nda 13 yıldır yürüttükleri “Tarihe Saygı Projesi” ile bölgenin tarihine sahip çıkmaya devam ettiklerini belirten OPET Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk, “UNESCO’nun Troya bölgesine desteğinin 20‘nci yılı olması nedeniyle Uluslararası Troya Yılı ilan edilen 2018’de, bölgede hayata geçirdiğimiz çalışmaları tamamladık. Tevfikiye Köyü’nü gelecek nesillere taşıyacak çalışmalara imza atmaktan ve bu çalışmaları böylesine önemli, uluslararası bir platformda anlatmaktan büyük gurur duyuyoruz” dedi. Nurten Öztürk, Troya bölgesine en yakın yerleşim yeri olan Tevfikiye Köyü’nün fiziksel ve sosyal değişimine yönelik çalışmaları şöyle özetledi: “Troya, dünyanın yakından tanıdığı bir destanlar kenti. Tevfikiye ise 5000 bin yıllık kültürel bir devamlılığın izlerini taşıyor. Tevfikiye’lilerin yani son Troyalılar’ın yaşadığı ve bu köyde tarihin izlerini yaşatmak, antik kenti ziyaret edenlerin köyde vakit geçirmesini, mola vermesini sağlamak öncelikli hedefimizdi. Projemize başlarken köy halkının beklentilerini anlamak, sosyo-ekonomik ve demografik bilgilerini öğrenmek amacıyla bir anket çalışması yaptık. Onların görüşleri ile şekillenen projemizin temelini yine eğitim ile attık. Köylülerimizin bilinçlenmesini, iş sahibi olmasını ve sosyal yaşam kalitelerinin artmasını amaçladık. Takı tasarımından, İngilizceye, hijyen kurallarından, pansiyonculuğa kadar pek çok değişik konuda eğitim verdik. Aynı zamanda yaşadıkları toprakların değerini anlamalarını, öğrenmelerini ve anlatmalarını sağlamak üzere tarih bilgilerini tazeledik. İş kurmalarını sağlayacak şekilde restoran, pansiyonculuk, kahve ya da organik gıda ürünleri satışı için eğitimler verdik, satış stantları oluşturduk. Projenin takibi ve köy halkının projeye desteğini sağlamak amacıyla yöreye gelenleri aydınlatmak amacıyla Troya’nın arkeolojik mirasından yola çıkarak köyümüzü fiziksel bir değişimle Troya VI dönemi mimarisi ile donattık. Var olan binalara Troya dönemininin izlerini taşıyan görsel düzenlemeler yaparak restore ettik, ziyaretçilerin hayal gücünü çalıştırmaya, canlandırmaya çalıştık. Tarihi bölgelere, antik kentlere yapılan ziyaretlerde hep merak edilen ne yiyorlardı sorusuna cevap aradık. O dönem yetişen sebze, meyve ve tüketilen gıdaları araştırarak bir Troya menüsü oluşturduk. Troya-Tevfikiye köyü ve müze üçgeni içinde köyün değişimi bizi dünyada belki de ilk kez yapılan arkeo-köy modelini geliştirmeye itti. Dileriz ki bundan sonra tüm tarihi alanlarda bu tür hayal gücünü canlandıracak açık hava müzeleri yapılsın, projemiz tüm dünyaya model olsun.”
Öztürk sözlerini; “Tevfikiye Köyü‘nü, Troya dönemini yaşatan atmosferi, binaları ve figürlerinin yanı sıra tarihi ve mitolojik değerleri ile arkeo-köye dönüştürdük.. Tevfikiye Arkeo-köy’ü; destanlarla anılan ve ülkemizin sahip olduğu en önemli tarihi miraslardan biri olan Troya Antik Kenti’ne yapılan ziyaretler sırasında mola verilen, gezilen ve Troya tarihinden izler taşıyan, Truva filminin platosunu andıran bir köy haline getirdik” diyerek noktaladı.
Medeniyetler resmi geçidine tanıklık ediyor
Troya Ören Yeri Kazı Başkanı Arkeolog Prof. Dr. Rüstem Aslan konferansta yaptığı konuşmada; “Avrupa uygarlığının gelişiminin erken dönemindeki kritik bir evrede nasıl ilerlediğini anlamak bakımından muazzam bir önem taşıyan Troya arkeolojik alanı 3 bin yılı aşkın kesintisiz bir yerleşimler zincirini belgelemekte ve bir medeniyetler resmi geçidine tanıklık etmektedir” dedi. Troya’nın Anadolu, Ege ve Balkan kültürlerinin buluştuğu bir noktada yer almasının bu üç uygarlığın birbirleriyle ilişkilerinin belgelenmesinde ona daha da büyük bir önem kazandırdığını dile getiren Aslan şöyle konuştu: “Troya prehistorik dönemin en meşhur ve en önemli kentlerinden biridir. Troya’da ve Troas bölgesinde yürütülen araştırma ve kazılar bölgede 8 bin yıldır yerleşim olduğunu göstermektedir. Troya Arkeolojik Alanı 4 bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Son 150 yıla yayılan 40 ayrı kazı faaliyeti kale ve aşağısındaki kentin geçmiş yerleşimlerinin birçok özelliğini gün yüzüne çıkarmıştır” dedi.
Aynı zamanda bir Tarihçi de olan UNESCO nezdindeki Daimi Temsilci Büyükelçi Altay Cengizer, tarih bilincinin bir ülkede yerleşmesinin kalkınma ve ilerleme hedefleriyle doğrudan ilintisi olduğunun ortaya konulmuş olduğuna vurgu yaparak, OPET'e bu doğrultuda sürdürdüğü gayretleri için teşekkür etti. Dünyada en iyi tanınan ilk beş marka içinde yer alan UNESCO'nun Genel Merkezi ve Paris gibi bir kültür şehrinde bu çok nitelikli Troya konferansının yapılmış olmasının kataloge edilecek bir etkinlik olduğunu dile getiren Büyükelçi Cengizer, konferansa bilim ve arkeolojiyle ilgili nitelikli Fransız çevrelerinden de oldukça yüksek katılım olduğuna dikkat çekti, bu faaliyetin UNESCO'da da büyük ilgi uyandırdığını söyledi. UNESCO Dünya Miras Komitesi Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi Birim Başkanı Dr. Isabelle Anatole-Gabriel ise Türkiye’nin dünya mirası listesinde yüzde 30’luk bir payı olduğunu dile getirdi ve bu payın Türkiye açısından çok önemli olduğunun altını çizdi.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: