AK Partili Ayhan Gider, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Siyasi kavga işinden rahatsız mıyım? Değilim. Çünkü kimseyle bir kavgam olmadığı için, kavga lafı beni bağlamıyor. Bu durumu komik ve trajik bulabilirsiniz ancak ben kavga ettiğimizi de bilmiyordum. Öyle bir şeyden haberim yoktu. Sonradan öğreniyorum ki; ‘o genel merkezde görev aldı’ falan diye bir tane saçma sapan iş olmuş. Bunları anlamlandırmaya da uğraşmıyorum. Herkesin kendi yapısı ve bakışıdır. Kimsenin bakışına göre ne kendimi şekillendiririm ne hareketlerimi değiştiririm. Birçoğunuzla bürokrat olarak da çalıştım. En çok da Eyüp Başkan abiyle, Veysel Başkan ile çalıştım. Ben bürokratken de kavga etmeyi seven bir adam değildim. Hiçbir basın organına cevap vermedim bu anlamda. Ben sadece işime baktım. Benim bakış açım şuydu; bir insanın verimli olarak çalışabileceği süre günde 8-9 saattir. Bunu ya kavgalarla harcayacağım, ya kendimle ilgili iddialara harcayacağım. Yada işime harcayacağım. Hayata bakışım da şu oldu; kendim, yaptığım işten daha kıymetli değilim. Benim kıymetim, taşıdığım unvandan az. Dolayısıyla, kendimle ilgili konulardan ziyade, bulunduğum görevle ilgili işlere vakit ayırmam daha makul ve mantıklı diye düşündüm.
“Kavga yok, saldırı var”
İşimize bakacağız, işimizi yapacağız. Kavga var veya yok. Söyleyeyim size, ortada bir kavga yok. Saldırı var. Umrumda mı, değil. Hepinize tek tek söylüyorum. Bu kavganın var olduğunu düşünseniz dahi, sizi ilgilendiren bir kısmı yok. Siz işinize bakın. Sizin bana veya partiye verebileceğiniz en büyük zarar, seçimi kaybetmeniz. Burada size kendimi anlatacak halim yok. Beni kim kapıda karşıladı, kim karşılamadı? Bana kim hayırlı olsun dedi, kim demedi. Kim gelmedi. Ben bu tarz şeyleri hiçbir zaman problem etmedim, bugün de etmem, yarın da etmem. Herkes de bilir. Çünkü ben ilk defa bir göreve gelmiyorum. Kendimi izah durumunda olan bir adam değilim. Güray Başkan geçen Ankara’da, şu seni ziyarete geldi mi diye soruyor. Boşver dedim. Gelsin veya gelmesin, banane. İsteyen gelir, isteyen gelmez. Bu mu bizim işimiz? Mevlüt Başkan beni her gün arasa, her gün gelse ama yarın Geyikli’yi kaybetse, ne yapayım onun gelmesini de aramasını da. Hiçbir faydası olmaz bana. Bülent beni her gittiğimde Biga’nın girişinde karşılasa, konvoy ile ağırlasa, tantanalı törenler yapsa ama sonrasında belediyeyi kaybetse, okurum senin karşılamana, banane.
“Kavga, 15-20 puan kaybettirir”
Dikkat edin, kaybettiğimiz seçimler hep kendi içimizde tartıştığımız seçimler. Son belediye seçiminde bir il genel kavgası çıktı. Sanırsın ki atla deve. Arkadaşlar deli misiniz? Burada bir araştırma yapılmış. En iyi ismin getirisi bir iki puan değil. Fakat kötü ismin götürdüğü on puan. Daha kötüsünü söyleyeyim. Kavganın götürdüğü 15-20 puan. Kavgalı eve gelin gitmez. Niye kavgalı eve kızını yollasın. Niye kavgalı partiyi iktidara getirsin de onun kavgası ile uğraşsın. Çünkü hizmet etmeye gelecek sana.
“İkinci vekile yakın bile değildik”
Bir seçim geçirdik. Ben bu seçimde herkese çok teşekkür ediyorum. Sahada hepinizi gördüm. Hepiniz çalıştınız. Çanakkale’de bir vekile düştük. Seçim sürecinin başında, seçimlerde aldığımız oy oranına yakın bile değildik. Benim değil, bizzat genel merkezin anketlerine göre biz ikinci vekile yakın bile değildik. Çok az bir farkla kaybettik.”