Semizoğlu; "Kimse Çanakkale'nin suyu, havası kirlensin istemiyor"

TAKİP ET

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası (ÇTSO) Ağustos 2019 olağan meclis toplantısı gerçekleştirildi.

ÇTSO Kongre Fuar Merkezi’nde düzenlenen toplantıda konuşan ÇTSO Meclis Başkanı Osman Okyay; “Yılın 8 ayını geride bırakıyoruz. Bu yıl küresel ekonomide belirgin bir trend değişikliği yaşanmaya başladı.  Malum, dünya ekonomisinde 2018 yılının ilk çeyreğinden bu yana bir yavaşlama eğilimi var. Çünkü başta Doğu Avrupa ve Latin Amerika olmak üzere, gelişmekte olan ülkeler grubunun büyüme performansları belirgin olarak zayıflıyor. Küresel ekonomi politikalarında belirsizlik algısının giderek yükselmesi, başka bir ifadeyle geminin rotasız kalması, büyümenin daha da düşmesi riskini beraberinde getiriyor. Nitekim dünya ekonomisinin 2019’da yüzde 2.7 büyüyeceği ve 2020’de de bu seviyede kalınacağı beklentisi kuvvetlenmiş durumda. İşte böyle bir iklimde gelişmiş ülkelerin merkez bankaları yılın ikinci çeyreğinden itibaren para politikalarını gevşetmeye başladı. Yani tıpkı 2000’lerin başındakine benzer şekilde para musluklarının açılmaya başladığı bir dönemin başlangıcındayız” dedi.

“Ağustos ayı, ülkemizin gençleri ve aileleri için çok kritik bir ay. 2.5 milyona yakın öğrenciden sınavı kazananlar, üniversiteye girmek için tercihlerini yaptı” diyen Okyay; “İlk yerleştirmede ÇOMÜ kontenjanlarının dolma oranının geçen yıla göre 7 puan artışla yüzde 94’ü bulması, beni çok heyecanlandırdı. Bu teveccühü, ülkenin en yaşanılır şehri olarak gösterilen Çanakkale’nin bir çekim merkezi olması yolunda çok değerli görüyorum. Bu şehre gönül verenler olarak, bu ve bunun gibi Çanakkale ile ilgili tüm gelişmeleri “akıllı şehir” vizyonuyla değerlendirmemizin şart olduğunu düşünüyorum. Ancak ortak aklı devreye alabilirsek tüm meydan okumaların altından hep birlikte kalkabileceğimizi hiç unutmamalıyız” şeklinde konuştu.

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına Ağustos ayı olağan Meclis konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Aydoğdu ise; “Bugün itibariyle 7402 üye sayısına ulaştık. Bu ay bereketli bir ay idi, geçen toplantımızdan bu yana 48 üyemiz aramıza katıldı. 11 üyemiz de çeşitli sebeplerden dolayı kaydını sildirdi. Tüm üyelerimize hayırlı işler, bereketli kazançlar diliyorum” diye konuştu.

Toplantıda Kazdağları gündeme geldi

Meclis toplantısında söz alan Meclis Üyesi Aladdin Burak Kunt, Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Semizoğlu’na ve Meclis Başkan Yardımcısı Turgay Kılıç’ın dalış turizmi ile ilgili verdikleri destek için teşekkür etti. Ayrıca son günlerde Çanakkale’de Kirazlı Balaban’daki altın madeni ile ilgili bir gündem olduğunu belirten Kunt; “Bizler burada müteşebbis 7000 üyeyi temsil ediyoruz. Şunu gerçekten merak ediyorum; Çanakkale’nin, bu ülkenin yer altı kaynaklarını niye başka bir ülkenin firması çıkarıyor. Bununla alakalı bizim TOBB’a söyleyebileceğimiz ya da baskı yapabileceğimiz, fikirlerimizi beyan edebileceğimiz bir şey yok mudur? Selçuk Başkanım burada ne yapabiliriz? Bu konu ile ilgili Oda bir açıklama yaptı geçen hafta içerisinde. Bizim yapabileceğimiz bir şey var mıdır? diye sormak istiyorum. Teşekkür ederim.” dedi.

Semizoğlu; “Kimse Çanakkale’nin suyu, havası kirlensin istemiyor”

Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Semizoğlu, “Önce dalış turizmi ile ilgili bir şey söylemek istiyorum. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz aylarda TBMM’de onaylandı ve çok şükür artık Çanakkale’de de dalış turizmi serbest bir şekilde yapılabilecek. Onunla ilgili Yönetim Kurulundan Akın Yalman arkadaşımız Tarihi Alan Başkanlığı koordinatörlüğünde yürütülen toplantılara katıldı. Tabi ki davet geldiğinde Akın Bey Belediye’deki toplantılara da katılır. Önümüzdeki kış döneminde İngiltere ve Fransa’da Çanakkale’deki dalış turizmini tanıtmak için görüşmeler devam ediyor. İkincisi malum konu Kirazlı. Kimse Çanakkale’nin suyu, havası kirlensin istemiyor. Herkes çocuklarımıza, geleceğimize miras bırakacağımız doğamızdan daha değerli bir şey olmadığının bilincinde diye inanıyorum. Şimdi ağaç kesimi siyanür kullanımı bunların hepsi zaten fazlasıyla konuşuldu, bilgilendirmeler yapıldı. Şirketin Kanadalı mı, Türk mü olduğu sorusunu Burak arkadaşımız sordu. Yani hangisi, nasıl, ne yapabiliriz? Benim şahsi görüşüm şu; yani bunu keşke o imkanlar olsa da bu ticareti aramızdaki bir arkadaşımız yapsa veya Çanakkale’mizdeki iş adamı bir arkadaşımız yapsa veya bir Türk yapsa. Ama şimdi biz yabancıya konut satmak için mücadele ediyoruz. Biraz önce aynı konu Komite Başkanları toplantısında da gündeme geldi. Yabancıya konut satmak için mücadele ediyoruz. O izni almak için uğraşıyoruz. Bir taraftan yabancı ülke vatandaşlarını ülkemize çekip turizm yapmak için mücadele ediyoruz. Yatırımcıyı da çağırıyoruz, yatırımcı fabrika da kurabilir. Yani geçenlerde Volkswagen fabrikasının yanılmıyorsam, İzmir’de kurulacağını öğrendik, sevindik hepimiz. Netice de gelen yatırımcı istihdam yaratacak. Türkiye’de tabi değişiyor ama dolaylı vergilerin oranı %67 arkadaşlar, bir arkadaşım %71 dedi ama 67-70 civarında. Yani dolayısıyla burada yatırım yapacak kişi ne yapar? Bir inşaata başlayacak, demir alacak, çimento alacak, beton alacak, hafriyat alacak, mazot alacak bir çok dolaylı ve direk vergiler ödeyecek. İşçi çalıştıracak, SGK ödeyecek, maaş ödeyecek, işçiye yemek yedirecek. Paranın Ali’si, Veli’si olmaz. Gönlüm ister ki aramızdan biri yapsın. Ama eğer ki o alt yapımız yoksa veya o sermaye birikimimiz yoksa Türk Ticaret Kanunu’na tabi olarak tahkim anlaşmaları da imzalanmış. Fuayede Başkanımızla başka bir sohbet ettik. O da bir iki kelime edecektir herhalde Osman Bey’de. Hem bunu Kanadalıların çıkarması bizi biraz sevindirmeli, çünkü Kanada’daki kanunlara göre çıkaracaklar. Onların Madencilik Kanunları bizimkinden çok çok daha detaylı ve çok çok daha sıkı” ifadelerini kullandı.  

Okyay; “Çanakkaleli olarak bu konuya hepimiz çok çok önem veriyoruz”

Konu ile ilgili düşüncelerini paylaşan Meclis Başkanı Osman Okyay, “Bu konu tabi hakikaten hassas bir konu hepimizin malumu ve biraz da açıkçası yani benim kanaatim konu şehrin çok dışına taştı. Yani bugün hakikaten bir maden çıkarma, onu işleme için kapsamı çok dışına taşmış bir vaziyette. Bunu çok da yadırgamıyorum lokasyonu dolayısıyla yani bölge dolayısıyla yani. Hakikaten hepimiz Çanakkaleliyiz, hepimiz köyümüz, kentimiz Çanakkale’nin Kazdağları’nın hemen altında yerleşmiş vaziyette. Dolayısıyla o yüzden çok yadırgamıyorum tabi ki bu konunun tartışılmasını ve de demokratik hak olarak yapılan protestoları da demokrasimizin bir kazanımı olarak gördüğümü söyleyebilirim. Fakat bu konuyu gerçekten tekli olarak tartışmak lazım. Bu konunun Madencilik Kanunları, Türkiye’nin Çevre Kanunlarına göre tartışılması gerektiğine inanıyorum. Yani burada tabi özel bir konumum da var. Ben bir yandan da Türk Kanada İş Konseyi Başkanıyım. DEİK bünyesinde. Şimdi bununla ilgili söyleyecek bir kaç şey var; bir tanesi şu; değerli metal madenciliği, yani sadece altın değil bunun gümüş, bakır vs. diğer madenleri de katın. Bu madenciliğin Dünya da bizden de daha gelişmiş ülkelerde de yapıldığını hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu anlamda bu madenciliği bugün gelmiş olduğu seviyesi teknik gelişmişlik seviyesi gerçekten artık endişeye mahal vermeyecek seviyede, bunları özellikle altını saflaştırma dosyası için  siyanürü kullanma o havuzlarda altın saflaştırma dosyası için söylüyorum. Çünkü bunu iki şeyden dolayı söylüyorum. Bir tanesi gerçekten bu gelişmiş ülkelerdeki Çevre Kanunlarının ne kadar sert ve ne kadar katı olduğunu çok iyi biliyorum. Bu ülkelerde bu proses eğitimi veriliyorsa epey altına üstüne bakılmıştır diye düşünüyorum. İkincisi de yine işte Türk Kanada İş bizler için Yürütme Kurulu üyemiz var TÜPRAK Madenciliğin Genel Müdürü Türkiye’deki onlar da bir Kanadalı firma onlar da madencilik yapıyorlar altın madenciliğini onlar da yapıyorlar. Bana Efem çukurunda yapmış olduğu maden arama ve saflaştırma proseslerini gösterdi. Maden çıkarma işlemi bitmiş bölgelerdeki tekrar peyzaj ve ağaçlandırma çalışmalarını da gösterdi ve gerçekten resimleri var. Hakikaten düzgün giriş yaptıklarını düşünüyorum. Bu firmaların yani özellikle bu sektör Dünya da iki ülkenin büyük bir hegomanyası olan sektör bu. Bir tanesi Kanada, bir tanesi Avusturalya. Bu iki ülkenin de dediğim gibi çevre kanunları çok serttir. Yani bu şirketler aslında sadece kendi ülkelerinde yapacakları sebep olacakları çevre tahribatlarından sorumlu değillerdir. Bunlar dünyanın her yerinde bu tahribatları yaptıkları takdirde tahribattan sorumludur ve kendi ülkelerinde sorumludurlar. Yani bugün Hindistan’da bilmem hatırlayanınız var mıdır? Bir çevre faciası yaşanmıştı. Bundan baya baya önce 1980’lerin ortası gibi. Bir Amerikan şirketi çevre felaketine sebep oldu. Firmaya Amerika da açılan davalar dolayısıyla firma battı yani kapandı ve çok ciddi tazminat ödediler. Yani bu taraftan iyi şekli var. Ama tekraren söylüyorum konunun Kazdağları olması, Türkiye’nin hakikaten gözbebeği ormanlarının bölgesinde olmasından dolayısıyla gelen tepkileri anlayışla karşılamak gerekir. Burada bütün mesele bu konuya benim her zaman yapmaya çalıştığım gibi realist yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Yani bu konuyu başka platformlara taşımadan sadece realist bir şekilde tartışalım. Bu tartışma sonucunda da karar böyle çıkar veya öyle çıkar ama bu tartışmanın çok daha sağlıklı platformda ele alınması gerektiğini ben düşünüyorum. Çanakkaleli olarak bu konuya hepimiz çok çok önem veriyoruz, çok üstüne titriyoruz. Bu da tabi sonuçta bu konu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Çevre Bakanlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve ilgili şirketin arasında ki Türk adalet sistemi arasındaki bir konu. Bu konu bu platformlarda ben özellikle de toplumda büyük bir hassasiyette gösterildiği için çok titizlikle de ele alınacağına inanıyorum. Yani burada Devletimize güvenmek durumundayız. Yani Türkiye bir sonuçta hukuk devletidir. Burada devletimizin doğru işleri yapacağını, doğru hükümleri vereceğine inanmak durumundayız. Ama dediğim gibi bu konu da gösterilen bütün demokratik tepkileri de hepimiz demokrasimizin bir zenginliği olarak görmek durumundayız. Bunlar güzel şeylerdir. Bunların olmadığı yerlerde aslında sorun var diye düşürüm ben. O yüzden yani benim görüşlerim bu yöndedir” dedi.

Yönetim Kurulu adına yapılan konuşmanın ardından, Hesap İnceleme Komisyonu’nun 2019 Haziran ve Temmuz ayları mizanı ile ilgili raporunun okunması ve onaylanmasının ardından, azami fiyat tarife talepleri ile gündeme gelebilecek diğer konuların görüşülmesiyle Meclis oturumu tamamlandı.


Çtso meclis toplantısı Çanakkale selçuk semizoğlu osman okyay kazdağları